Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

!!! UZUN ALINTI !!!
“Batı medeniyetini oluşturan iki ana kaynaktan birincisi Yahudi-Hıristiyan, İkincisi Yunan-Roma. Yahudi-Hıristiyan geleneği, Batı medeniyetine bireyi hiçe indirgeyen, bir kitle kültürü dayatır. (...) Rab Yahova’nın kendilerine çizdiği kader doğrultusunda yürümek zorundadırlar. Rab Yahova da, ‘bilgi’ ağacından elma yediler diye bunları yeryüzünde çile çekmeye mahkûm etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda, Almanlara kuzu gibi boyun eğmelerinin ardında da, bu anlayış yatar. (...) Yunan-Roma dünyasının insan görüşüne göre, insanoğlu, kaderini tanrıların elinden kurtarabilmek, bağımsızlığını kazanabilmek için çırpınan bir varlıktır. Tanrıların dünyası ile sürgit bir çatışma içindedir. Mitolojiyi hatırla: Tanrılar, insanların, ‘ben bilinci’ne erişmesine, kendilerinden bağımsız, özgür olmasına, tabiatüstünde egemenlik kurmasına engel olmak için ellerinden geleni yaparlar. Zeus’un ateşini çalan Promete hikâyesinde olduğu gibi; hani bir kayaya bağlanır da, her gece bir akbaba gelir ciğerini yer ya, en büyük günah, tabiat üstünde egemenlik kurmak günahıdır. İsa Peygamber; Kendi kitabı yoktur. Ölümünü izleyen yetmiş yıl süreyle, Hıristiyanlık Yahudi havralarında öğretilir. Yani, İsa’nın ve havarisi Petrus’un Hristiyanlığı Yahudiliktir. Sonra, İsa’nın ölümünden on yıl sonra doğan, Tarsuslu Paulus Efendi’yi görürüz. Şimdi, Tarsus’ta, tapındıkları ilahın onları kurtarmak için öldüğüne, sonradan tekrar dirildiğine ve gerektiği gibi iman edildiği takdirde, kendilerini ölüler diyarının mabudu Hades’ten ya da Pluto’dan, kurtaracağına, ölümsüzleştireceğine inanan bir din, putperest Orfik dini hâkimdir, bu bir. Bir taraftan Eflatuncular, diğer taraftan Stoacılar, bedeni kötülüklerin kaynağı olarak lanetlemeyi sürdürmektedirler, bu iki. İnsanların günahlarının kefaretini ödemek için hayvan kurban etmek âdeti de, hem Yunanlı putperestler hem de Yahudiler arasında yaygındır. Etti mi üç? Paulus, onu ona katar, ‘bir kadından doğan her erkeğin Âdem’in günahını devraldığını, Tanrı’nın lanetinden ancak Tanrı’nın Oğlu’nu affettirerek kurtulabileceğini’ söyleyen bir ussal düzenleme, ilahiyat oluşturur. Zemin zaten müsaittir, bu ilahiyat tutar, olur Hıristiyanlık. (...) İnsanoğlu, bir başka ölümlü üzerinde odaklaşmaktansa, gözlerini ölümlüden sonraki sonsuzluğa çevirir. Ölüm aradaki bir aşamadan ibarettir. Yaşamanın anlamı, ‘yaşamanın anlamı yok’ diye yaşamak olur. Ölümsüzlük adı altında ölüme, ölü olana yöneliş. Nekrofilik bağlantılar açık, değil mi?” Hıristiyanlık, Yahudilerin telkinlerinden kaynaklanır. İsa’nın kişiliğinden hız alır. Osiris, Attis, Dionysos gibi Akdeniz havzası tanrılarının dirilişleri ve ölümsüzlük vaatlerine duyulan inanç sayesinde güçlenir. Paulus’un ilahiyatıyla biçimlenir. Romanın örgütlenme biçimini benimser, bu idari miras üzerine muzaffer bir kilise kurar. Yani, yarı Romalı olur. Yarı-Romalı olma aşaması çok önemli, çünkü Mısır’la başlayan nekrofilik eğilimin, Roma ile perçinlendiğine işaret eder. Şimdi, putperest Roma hukukunu hatırla. Mülkiyet hakkı, Jus utendi et abutendi , ‘kullanmak ve tüketmek’ hakkıdır, değil mi? İşte bu söylem, bu ‘doğru’, Avrupa-Amerika medeniyetinin dünya görüşünün temelini oluşturur. O kadar ki, sonuçta ‘Tanrı’ için bile geçerli olabilmiştir! Batılı, Tanrıyı da kullanmış, tükenmiş olduğunu düşünmüştür. On dokuzuncu yüzyılın kavgasını hatırla! Nietzsche’yi hatırla. Jus utendi et abutendi ilkesi, Roma Kodunun, Napolyon yasalarının ve günümüz kapitalizminin temelidir. Mal sahibine malı üzerinde gerçek bir Tanrısal hak tanır. Peki, ‘mal sahibi’ kimdir, biliyor musun? Baba! Baba’nın karısı ve çocukları üzerinde yaşatma, öldürme ve satma yetkisi vardır. Buna ‘mancipium’ derler. Koca herhangi bir suçtan sanık karısını yargılama görevini de infazı da üstlenir. Zina ne kelime, şarap mahzeninin anahtarını çalmak bile ölüme mahkûm edilmek için yeterlidir. Batılı kadınlar, ‘mal’ olmaktan korkuyorlarsa, yeridir. Feminist olsalar yeridir.”
Alfa YayınlarıKitabı okudu
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.