Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Heinrich von Kleist: üzerine bir inceleme.
Heinrich von kleist, yaşadığı dönemin edebi çoğrafyasında var olan edebi anlayışa ve edebi eğilimlere aykırı bir kişi olarak görüldü. Aynı şekilde dönemin klasik edebiyatına(weimar) ve romantizm akımından da uzak durdu. Kleist’in öykücülüğü tedirgin edici üslubuyla klasizm çatısı altında okuru etkilemeyecek gibi gözükse de olayları birden tam aksine çevirip, tek kelime ile şaşırtır. Bu da kleist’in sadist yönüne işarettir. Yarattığı karakterlerle acı dolu bir son vermekten son derece haz duyan fakat bu hazzın neticesinde, onlara acı çektirenlerin de tanrı hasebiyle elbet cezalandıracaklarını savunur. Ve öyle de kurguluyor öyküsünü. Kleist son noktaya kadar mutlak bir uyuşmazlık, başkaldırı ve acı içinde sürdürür hayatını. Dünyayı bir trajedi olarak görmekle kalmaz, eserleriyle birlikte kendi sonunu da bir trajediye dönüştürmüştür. Stefan zweig’in yazmış olduğu “Kendileri ile Savaşanlar” kitabında, nietzsche ve hölderlin’le birlikte incelediği üçüncü alman. Alışılmadık bir dile ve kurguya sahip, bol gerilimli ve kasvetli eserlerle birlikte sağlam bir mizah duygusu vardır. Zweig, kleist için şöyle der; “Alman edebiyatında onun öyküleri kadar gözlemci, donuk ama o oranda da ustaca bir maddecilik sergilenmemiştir. Duyduğu gerilim ve acı karşısında okurum dudaklarını ısırdığını görebiliriz. Nietzsche’ye göre; kleist’i öldüren şey sevgisizlikti. Nietzsche, saklandıkları mağaralarından yüzlerinde korkunç bir ifadeyle çıkan gerçek münzevi’lerdem görür kleist’i. Ani düşünsel ve ruhsal patlamalara karşı panzehir olarak sevgiyi gören gerçek münzevilerdendi kleist. Sevgiyi bulamayınca dehşetli bir kasvetin ortasında kendi yarattığı ateşle sona gider.” der. Kleist’in kız kardeşine bıraktığı not, ciddi derece de dokunaklı, hüzünlü ve okunmaya değerdir. Sadece bir kesitini sizlerlen paylaşmak istiyorum. “Bana yazdığın mektupta başvurduğun güçlü ifadelerden vazgeç: bırak onların hükmünü kaldırayım; gerçekten de beni kurtarmak için gücünün yettiği her şeyi yaptın, yalnızca bir kız kardeş olarak değil fakat bir insan olarakta yapılabilecek her şeyi yaptın. Gerçek şu ki, yeryüzünde hiçbir şey bana yardımcı olamaz artık ve hoşça kal: tanrı sana benimkinin yarısı kadar olsa bile, keyifli ve tarifsiz bir mutluluk içerisinde bir ölüm bahşetsin: bu senin için düşünebildiğim en içten ve en büyük dilek.” Vogel kanseri ilerleyince kleist’ten kendisini öldürmesini ister. Kleist ise birlikte intihar etmeyi teklif eder. Ve 21 kasım 1811’de berlin’deki wannsee kıyısında kahvaltı yaptıktan sonra, önce vogel’i kalbinden kendisini de başından vurarak intihar ederler. İntihar’ından sonra karısı marie’ye yazdığı mektupta şöyle der; sen varken, başka bir kadına değiştim seni… benimle yaşamak isteyen değil, hayır, kendisine de sana olduğum denli az bağlı kalacağım duygusu içinde, benimle birlikte ölmek isteyen birisiyle aldattım. Yalnız şunu bilesin; ruhum onunkiyle ilişkisinden sonra, ölüme salt erginleşti; insan ruhunun ululuğunu onunkiyle ölçtüm ve yeryüzünde artık edineceğim hiçbir şey kalmadığı için ölüyorum. diye yazar. Cioran, kleist için şöyle der. “İntihar etmiş olduğunu düşünmeden kleist’ten tek satır okumak olanaksız. Adeta intiharı yapıtlarından önce olmuştur.” der. Arthur Schnitzler’in 20.yy’ın ortalarına doğru yazmış olduğu “ölmek” adlı eserinin konudunu von kleist’in intiharından esinlenmiştir. Kleist, toplu oyunlarında şöyle bir cümle kurar. “Her şey olması gerektiği gibi olmasa bile katlanılabilir olduğu sürece seviniyorum.” Belki de artık onun için katlanılabilir birşey kalmamıştı… henüz genç bir yazarken geothe ile aralarında önemli bir tartışma geçmiştir. Oyunlarından birini okuyam geothe, oyunu hiç beğenmemiş, kleist’te hayak kırıklığına uğramıştır. Hayatı boyunca geothe’den birazçık olsun takdir, ilgi, küçük bir referans beklemiştir. Ünlü olan, göklere çıkartılam, ismi duvarlara asılan geothe gibiler gençlere burun kıvırır, göremezler ne dehayı, ne yeteneği, dünya da sadece otuz dört sene bulunmuş ama bu kısacık zamanda mükemmel kitaplar, şiirler, oyunlar, öyküler yazmış büyük dehalardan biri, ne yazık ki otuz dört yıllık kısa hayatında gün yüzü görmemiştir. Büyük bir tutku ve dehayla yazmış olduğu oyunlarının bir kez olsun sergilendiğini görememiştir. İntiharını gerçekleştirmeden önce yazdığı veda mektubunda şöyle der; “Bana bu gezegen de hiçbir zaman yardım eli uzanmadı.” Bunu bütün hayatını adadığı, sanatının ve edebiyatının köşelerini kapmış geothe gibi ağır abiler tarafından hiçbir zaman umursanmaması nedeniyle söylemiştir. “Yalnızca delilerdir sırf düşüncedeki kötülükler yüzünden oturup acı çekenler..”
··
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.