Gönderi

Yanılgılar
Her zaman daha iyisine layık olduğumuzu düşündüğümüz yolculuğumuza, her şeyin enlerine sahip olma arzumuzla, gerçek ve yararlı olanı es geçip, kullanışından ziyade sadece sahip olmak için zamanlarımızı, canımızı, değerlerimizi ipotek ederek devam ediyoruz. Elimizde olanın kıymetini bilmeden, olmayanlara üzülerek ya da iç geçirerek devam ediyoruz bu yola. Sadece sahip olmak için alıp bir köşeye attığımız sonrada unuttuğumuz eşyalarımız, kıyafetlerimiz, saatlerimiz... bir gün lazım olur ya da hazır indirimdeyken alalım diye belki asla kullanmayacağımız ıvır zıvırlarla ömrümüzü takas ediyoruz. Gerçeklikten ve faydacılıktan çok uzakta sadece toplumsal onay için ya da doymayan ruhumuzun karın gurultularını dindirmek için tüketiyoruz. Mutlu değiliz. Mutluluk satın almak istiyoruz. Şunu bir alsam ya da şunu bir yapsaydım dediğimiz her şeyin gerçekleştiği zaman mutlu olacağımız yanılgısındayız. Mutluluğu, huzuru aradığımız yerler raflar. Rafların arasına sıkışmı durumdayız, bitmeden almak için çaba içerisinde bitiyoruz günleri. Ve işin acı tarafı hepsinin adına ihtiyaç diyoruz. İhtiyaçlarımız gerçekten bir ihtiyaç mı bilmeden hatta sorgulamadan yoksunluk krizleri içerisinde bir an evvel o kutsal ihtiyaçlara erişmek için mücadele veriyoruz. Garip zamanlardayız, zor zamanlar... Zorlaştıranın kendimiz olduğu zamanlar. Asla durmuyoruz. Yoruluyoruz hatta bıkıyoruz ama bu girdabın içinden çıkamıyoruz. Bir ölümle ya da bugünlerde karşılaştığımız gibi toplumsal felaketlerle yüzleştiğimizde bir an bekliyor, duruyor hayatın aslında ne kadar anlamsız olduğunu bu mücadelenin aslında ne kadar gereksiz olduğunu ve aslında acınacak halde -klişe tabirle- içine doğduğumuz sistemin kölesi olduğumuzu fark edecek olduğumuzda bir çırpıda unutuyoruz ve kaldığımız yerden daha sert devam ediyoruz. Garip, bunları yazarken bende labirentin içinde koşan farelerden biriyim kanımca. Çıkmak istiyorum, kurtulmak istiyorum daha huzurlusunu ve daha organiğini arıyorum fakat bende hemen unutuveriyorum. İçinde bulunduğum çemberden kendimi sıyırmak isterken sanki çemberi daha genişletip bende ihtiyaç gölgesine sığınıyorum. Olmasa da olur demeyi, elindeki ile yetinmeyi iç huzurun tamamen içinde bulunduğun şartları kabul etmekten geçtiğini bende öğrenmiş değilim henüz. Ama azaltıyorum diyebilirim. Sırtımda taşıdığım ihtiyaç küfesinden omuzlarım daha fazla yaralanmadan kurtulmak istiyorum. Gökyüzüne bakabilmeyi, yağmuru ve güneşi aynı oranda sevebilmeyi, yeşili ve ağacı saygı ile selamlamayı diliyorum. Sadece ideallerde değil uygulama kısmında imzamın olmasını diliyorum. Ömrümü, gençliğimi, zamanımı, ruhumu kemirip tüketen bu zamanın güvelerinden kurtulmak yegane umudumdur. 28.03.2023
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.