Düşünün, koronavirüs ya kontrol edilemeseydi:
Düşünün ki, Covid-19 gibi bir virüs -hatta daha güçlüsü- kontrol edilemeseydi ve mutlak son olan uygarlıkların çöküşüyle insanoğlunun soyu tehlikenin sınırlarında yürüseydi… Hayal edebiliyor musunuz?
Jack London ’ın iki kitabı Martin Eden ve Vahşetin Çağrısı’nı okuma girişimimin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine bende bir önyargı oluşmuştu. Bu sefer okuyacağım kitabı kardeşim seçmiş ve Kızıl Veba’yı elime tutuşturmuştu. Beğenmeyeceğimi ya da ilerleyemeyeceğimi düşünüp endişelendim. Yine de okumaya niyet ettim ve başladım. İyi ki de okudum.
Bir zamanların edebiyat profesörü olan Smith (Granser) ve onun torunlarıyla arasında geçen diyaloglar üzerinden ilerliyor kitap. Bir zamanlar 2010’larda yaşamış olan ve tüm dünyanın bir Kızıl Veba mikrobu tarafından ele geçirilmesiyle meydana gelen felaketleri yaşayan bu ihtiyar, 60 yıl sonrasında tüm bunları torunlarına ve aslında bizlere aktarıyor. Yok olmanın kıyısından dönen insanoğlu, tekrardan eski yaşamına dönebilecek mi?
Jack London’ın böylesine mükemmel bir öngörüyle yazdığı bu kitap hoşuma gitti. 2020 Covid pandemisiyle paralellik gösteren olaylar insanı farklı düşünmeye ve bakış açısı kazanmaya yönlendiriyor. Ayrıca Jack London’ın edebiyat/şiir ve bilime olan ilgisi de hoşuma gitti. Gerçekten kendisi sevdiğim bir yazar, her ne kadar bir kitabını ilk defa bitirmiş olsam da.
Kitabı çeviren 
Levent Cinemre nin de üslubunu ve izlemiş olduğu yolu çok seviyorum. Kitabın sonunda, kitabın içerisinde numaralandırdığı bölümlerle ilgili “ilgilisine/meraklısına” bilgiler veriyor. Bu kitaptaki son notunu da Covid-19’dan ve bu kitapla ilgisinden bahsederek bitirmiş. Gerçekten beğendim ve bir nevi çevirmenle de sohbet etmiş olmak beni mutlu etti.
Kısacası, okuma listenize eklemenizi öneririm. Sevgiler
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.