Gönderi

İngilizler ajanlarıyla çok gizli operasyonlar gerçekleştirdi. Bu gizli görevleri üstlenecek ajanlara anadilleri gibi Arapça öğretiyordu. Onları İslâm dini sahasında da eğitiyordu. Onlar bu amaçla Arap kıyafetine bürünerek, Arapça konuşarak, onlar gibi görünüp bağımsızlıktan söz ederek her şeyden önce kendi çıkarlarını göz önünde tutarak çalıştılar. Mesela Abdullah Mansur takma adını alıp Müslüman olduğunu iddia eden; fakat aslında İngiliz hariciyesinde görev yapan "Wayman Bury" bunlardan bir tanesidir. Ajanlardan bir tanesi de Hacı Ali takma adıyla faaliyet gösterip esas kimliğini gizleyen Mr. Wawelt'tir. Arabistan ve Yemen'de çıkan isyanları kışkırtıp teşvik eden kişidir. ¹2 Ajanlar savaşı başlıyordu dostum. Arapları bu şekilde Osmanlı Devleti'ne isyana teşvik eden İngiltere, kendi safina geçen şeyh ve kabile reisle rini gerek para gerekse silah yönünden desteklemiştir. Mesela, Yemen'de Osmanlı Devleti'ne isyan eden Mehdi İdris, İngilizlerden çok miktarda para almış, bu parayı da çıkarttığı isyanlarda kullanmıştır. 19.Yüzyılda Osmanlılara karşı yapılan isyanlarda kullanılan silah ve cephanelerin çoğu da Fransa ve İtalya'nın yanında özellikle İngiltere tarafından sağlanıyordu. Öyle ki, bu konu, yani İngiltere'nin Osmanlı'ya karşı organize ettiği silah kaçakçılığı iki devlet arasında soruna sebep oldu. İngilizlerin en iyi kullandığı adam şüphesiz ki "Şerif Hüseyin" idi. Şerif Hüseyin'in Arap dünyasında karizmatik bir kişiliği vardı. Ancak zeki ve dirayetli bir devlet adamı olmadığı için kullanılmaya da müsait bir insandır. Fakat Abdülhamid Han hemen atağa geçer. Hem karizması hem kullanılmaya müsait olması Abdülhamid'in dikkatini çeker ve onu 1891'de ailesiyle birlikte İstanbul'a davet eder, 18 yıl boyunca bir daha bırakmaz. Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanlarıyla irtibat halinde olduğunu haber aldığı için yapar bunu. Böylece onun İngiliz ajanlarıyla ilişkisini de kesmiş olur. Sultan Abdülhamid'i tahttan indiren İttihatçılar, büyük bir gaflet eseri olarak Şerif Hüseyin ve iki oğlunu serbest bırakırlar, 13 Lawrens, vahalarda yaşayan Çöl Araplarını ayaklandırmak için Şerif'in oğlu Abdullah ile birlikte çil çil İngiliz altını dağıtmaktadır. Bu belgelerle sabittir. Lord George, Avam Kamarasında yaptığı resmi açıklamada Şerif Hüseyin'e isyanı örgütlemesi için "400.000 altın" verildiğini söylemektedir. Ronald Storr'a göre Arap isyanının İngiliz vergi mükelleflerine maliyeti, 11 milyon sterlindir. İşte bu denli paralar, altınlar harcadılar dostum. Osmanlı'yı parçalamak için çok büyük paralar harcadılar. Ne de olsa Osmanlı yıkılınca topraklarını sömürerek o paraları geri alacaklardı. Devam edelim... Şerif Hüseyin'e bir takım cazip vaatlerde bulunulmuştu. Fransızlar bir oğluna Suriye'yi verecekler, öbür oğluna Lübnan diye bir ülke icat edeceklerdi. Arabistan ise kendisine kalacaktı. Yani bir kral, hanedanlıklar şeklinde Arap ülkelerini yönetecekti. Bir süre sonra Şerif Hüseyin'e verilen sözlerin tutulmayacağını, Fransız ve İngilizlerin kendisini kullandığını, ancak bir kukla yönetici olacağını anlayıp karşı çıkmak istediyse de Suud sülalesinden olan Suud bin Abdülaziz bir darbe yaparak Şerif Hüseyin'i indirdi. ¹4 Suud bin Abdülaziz, Suud Deyleti'nin ilk kralıdır. Devlet olmak için Vehabiliği benimsemiştir. Şerif Hüseyin, İngilizlerden şikâyetçi olmaya başlayınca Suudiler; İngilizler tarafından kullanılıp Şerif Hüseyin'i devirdiler. Suudiler başa geçti. İlk kral Suud bin Abdülaziz kullanılmadan önce Londra'ya getirilmiş ve kendisinin Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasına karşı çıkmayacağı ve ölünceye kadar İngilizlere itaatten. ayrılmayacağı yolunda söz, taahhüt alınmıştır.¹ 15 Sonra Şerif Hüseyin'e ne oldu diye soracaksın. Osmanlı'ya karşı isyan ettiği için çok ama çok pişman oldu dostum. Bunu nereden mi biliyoruz. O halde dikkatli oku. Şerif Hüseyin, İngiliz destekli Suud bin Abdülaziz tarafından tahttan indirilince canını zor kurtardı ve Malta'ya kaçtı. Sonrasında ise Kıbrıs'a yerleşti. Şerif Hüseyin, ömrünün son yıllarını vaktiyle İngiliz altınlarından yaptığı hatırı sayılır serveti sayesinde refah içinde Kıbrıs'ta geçirmiştir. Kıbrıs yıllarında KKTC Başkanı Rauf Denktaş'ın babası Raif Denktaş ile dost olmuştur. O vakitler küçük bir çocuk olan Rauf Denktaş, babasıyla birlikte Şerif Hüseyin'in evine zaman zaman ziyarete gidermiş. Rauf Denktaş ¹6 o günlerde gördüklerini Nevzat Yalçıntaş'a şöyle anlatmıştır: "Babamla yanına gittiğimde hep aynı olayı tekrarlıyordu. Babam onun elini öper o da anlatmaya başlardı. Şerif Hüseyin ‘Ah ben ne yaptım, ah ben ne yaptım? Yaptığımın cezasını çekiyorum. Niye Osmanlı'ya ihanet ettik?' derdi. Çünkü İngilizler kendisine bazı Arapların kralı, Müslümanların halifesi olacağını vaat etmişlerdi. Hâlbuki Filistin'e İngilizler yerleşmişlerdi. Suriye'ye Fransızlar kendi kültür ve dillerini yaymışlardı. İngilizler Irak'a kendi dil ve kültürlerini götürmüşlerdi."¹7 Bu kadar mı pişmanlığı? Değil. Devam edelim... Solda Şerif Hüseyin (1852-1931), sağda Lawrence (1888-1935) Şerif Hüseyin ömrünün son yıllarına doğru oğlu Kral Abdullah'a şunları demiştir: “Oğlum biz tabi olduğumuz devlete ihanet ettik. İstanbul'da 17 yıl süren ikametimiz sırasında hepimiz mesut ve bahtiyardık. Sizler birer şehzade gibiydiniz. Her birimiz devlette mühim yerler işgal ediyorduk. Allah şimdi bizim cezamızı veriyor. Korkarım ki bir gün daha büyük bir felaketle karşılaşabiliriz. Allah'tan en büyük niyazımız cezalarımızın çoğunu hayatta çektirmesidir. Ta ki ahiret gününe günahımız azalmış olsun."18 Çok pişmandılar fakat iş işten geçmişti. İngiliz siyaseti başarılı olmuştu can dostum. Bunda Lawrence'nin büyük parmağı vardı. Yaptığı işi kendi de itiraf edecekti. Okuyalım o halde. Filistin'de İngiliz Generali Allenby'in kuvvetleriyle birleşen Arap asi kuvvetleri, yanlarında 5 bin kişilik Siyonist birlik olduğu halde, Filistin'i işgale başladılar. Kudüs'ün düşüşünü Şam'ın düşüşü izledi. 1918 yılının sonuna gelindiğinde Filistin ve Suriye tamamen İngilizlerin eline geçmişti. Lawrence, şimdi artık övünebilirdi. Nitekim hatıralarında şöyle diyecekti: "Allenby'in zaferini ben hazırladım. Ben Arapları Türklerden öylesine ayırdım ki, İngiliz orduları bir seyahat yürüyüşü yaptılar." der. İngiliz başbakanı W.Churchill de Lawrence'in İngiltere'ye hizmetleri konusunda şunları söylemiştir: "Devrimizin en büyük adamlarından biri... Bizi Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasına eriştiren odur. Hizmetini ve şahsını hayranlıkla takdir ederim." Lawrence'in kendisi de İngiltere'ye olan hizmetini şöyle nakleder: “Onları (Arapları) birleşerek bu yola sokmakla (Türklere isyan ettirmekle) İngiliz İmparatorluğu'nda bir Arap sömürgesi ihdas ettim." İngilizler, Araplara verdikleri bağımsızlık vaatlerini 1. Dünya Savaşı'nın bitiminde yerine getirmediler. Zaten bu vaat Arapları Türklere karşı isyan ettirmek için verilmiş sahte bir vaatti.
·
100 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.