Gönderi
Server Tanilli'nin Fransa'ya damga vuran isimlerini anlattığı biyografileri okumanın verdiği hazzı anlatamam. Server hocanın bilgisi ve birikimi benim düşünce dünyamda yol gösteren bir ışık olmaya devam ediyor. Çoğu kişinin aksine benim Victor Hugo serüvenim Sefiller ya da Notre Dame'ın Kamburu ile olmadı.
Lise yıllarımda Jack London'ın Demir Ökçesi ile beraber Hugo'nun 1793 Devrimi romanı benim siyasi ideolojimi şekillendirmiştir. Bu romanda Fransız Devrimi'nin şafağında Vendee'de yapılan savaşı yazmamış adeta okurlarına yaşatmıştır. Fransız devrimine olan ilgim ve sonrasında okuduğum yüzlerce kitabın fitilini ateşlemiştir. Ardından tabi Sefiller, Notre Dame'ın Kanburu, Bir İdam Mahkumu'nun Son Günü kitapları gönlümü fethetmiştir.
Fransız Devrimi sonrasında 1802 yılında dünyaya geldi Hugo. 19. Yüzyıl inanılmaz bir yüzyıldı. Napoleon'u gördü, 1848 Devrimi, Marx ve Engels, Sosyalist hareketler, Prusya'nın Bismarck ile yükselişi, İngiltere'nin endüstriyel devrimi, İtalya'da Mazzini ve Garibaldi'nin bağımsızlık mücadelesi, Dostoyevski'nin Rusya'da başardıkları... Hugo varlığıyla ve yazdıklarıyla tüm bunların kıyısında geçti.
Öyle bir Fransa'ya doğdu ki çağdaşları arasında; Honore de Balzac, Stendhal, Gustavo Flaubert, George Sand, Anatole France, Alexandre Dumas, Alphonso de Lamartine, Emile Zola, Andre Gide, Alexis de Tocqueville, Théophile Gautier, Michel Zevaco, Guy de Mauppasant, Marcel Proust, Paul Verlaine, Charles Baudelaire, Jules Verne, Stephen Mallerme ve Arthur Rimbaud... Şu isimlerin büyüklüğüne bakar mısınız? Böyle bir yüzyılda Romantizm akımının öncüsü olmuş. 1848 Devrimi sonrasının rüzgarıyla siyasete girmiş, Cumhuriyet ile beraber sola yaklaşmış, toplumsal konularda yazdığı yazılarla halka öncülük etmiş, 19 yıl sürgüne gitmiş, Henüz yaşarken tüm dünyanın saygısını ve sevgisini kazanmış çok büyük bir yazardı Hugo...
·
125 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.