Gönderi

·
Not rated
Büyülü Bir Dünyaya Adım Atmaya Hazır Mısınız?
Kuşkusuz ki J.K. Rowling Harry Potter’ı Edinburgh’da Elephant Cafe’de, karşısına Edinburgh Kalesi’ni ve Edinburgh mezarlığını alıp yazarken, kitabın dünya çapında bu kadar ses getireceğini ve kelimenin tam anlamıyla 7’den 77’ye milyonlarca insan tarafından okunup 65 dile tercüme edeceğini hayal etmiyordu. Kitabı tamamladıktan sonra yayınevi yayınevi gezip “Bu kitaptan iş çıkmaz.” cevabını aldığı halde pes etmediği için Rowling’e, bizi bu harika seriye kavuşturduğu için ise Bloomsbury Yayınevi’nin sahibinin küçük kızına ne kadar teşekkür etsek az. Evet, bu hikâye yayınevi sahibinin küçük kızının okuyup beğenmesi sayesinde basıldı, yanlış duymadınız. Rowling’i böyle bir seri yazmaya iten hayat yolculuğu ise oldukça zorlu ve yıkıcı. Parasızlık içinde bir yaşam içerisinde âşık olarak evlendiği eşinden şiddet gören ve hamileyken eşinin çocuğunu istemediğini duyan bir kadının kaleminden çıktı bu güçlü hikâye. Sonrasında olaylı bir boşanma süreci, anne kaybı ve İskoçya’ya kız kardeşinin yanına gitmesiyle devam etti hikâyesi. Sık sık intiharı düşünse de çocuğu için bunu asla yapmayan Rowling’in bir nevi hayata tutunuşudur Harry Potter. Peki, bu kitabın Rowling için özel olması normal de, fantastik bir roman bu kadar insana dokunmayı nasıl başardı? Benim için bu sorunun cevabı kitaptaki karakterlerin gerçekliklerinde gizli. Karakterlerin her biri ne kadar fantastik de olsalar duyguları, ilişkileri ve birbirleri ile iletişimler o kadar gerçek. Kendi adıma kitabı okurken en çok bundan etkilenmiştim. Kitap Harry’nin 11 yaşına bastığı gün başlıyor ve Harry’nin 1 yıllık Hogwarts maceralarını anlatıyor. Sonraki her kitapta Harry bir yıl daha yaş alıyor. Her kitapta Harry ve arkadaşları değişiyor, dönüşüyor. Ancak Rowling’in çocuk gelişimine dair gözlemlerinin bu kadar isabetli olması büyüleyici. Çocukların büyüme sürecine, duygularının, bedenlerinin, bununla birlikte olayları algılama ve düşünme süreçlerinin değişimine eşlik ediyoruz kitabı okurken. Kitabı özel kılan bir diğer detay da kitabın kurgulanma süreci. Rowling bu 7 kitaplık seriyi zaten en başında 7 kitap olarak tasarlamış. Kitap 1995 yılında çıktığında aslında geri kalanının kurgusu vs hazırmış. Yani, popüler olduğu için devamı gelen bir seri değil karşımızdaki. Baştan sona bütünlüklü kurgusunu ve sürükleyici dilini de buna borçlu. Birinci kitapta adı öylesine geçti diye düşündüğümüz bir karakter başka bir kitapta derinlikli ele alınıyor. Yani bu kitapta karşınıza çıkan hiçbir şey ve hiçbir karakter tesadüf değil. Serinin sayılarla ilişkisi üzerine yazılmış birçok yazı var. Seri 7 kitaptan oluşuyor. Hogwarts’a ilk kitabın 7. Bölümünde giriş yapıyoruz, Hogwarts’ta eğitim 7 yıl sürüyor ve Hogwarts 7 katlı. Gryffindor yani Harry Potter’ın Howgarts’taki “Ev”i Hogwarts’ın 7. katında. Quidditch takımı (Harry Potter’ın büyülü dünyasında süpürgeler üzerinde oynanan bir oyun) 7 kişiden oluşuyor. Tahmin edeceğiniz üzere Harry’nin forma numarası da 7, Kitapta 7 adet Hortkuluk var… Harry Potter tutkunları bu ve benzeri birçok örnek daha sayabilir. Peki neden 7? Bunun iki tip açıklamasını yapıyor araştırmacılar. Birinci grup dünyanın 6 günde yapılıp Tanrı’nın 7.gün dinlendiği hikâyesine yaslanıyorlar. Bir diğer grup da Rowling’in kitabında 13. Yüzyılda yaşamış bir büyücünün 7 sayısının sihrine ilişkin araştırmalarını merkeze alıyor. Kitaptaki karakterlerin bazıları ise çok özel. Edinburgh’daki Elephant Cafe’de hep aynı masaya oturan Rowling’in manzarasında Edinburgh mezarlığı olduğundan bahsetmiştim. Bu mezarlıkta kötü karakterimiz Voldemort’un gerçek adı olan Tom Riddle, Gryffindor’ın müdiresi McGonagall’ın ve tek gözüyle efsane bir büyücü olan Moodie’nin adlarına rastlamak mümkün. Hatta rivayete göre Dumbledore yani Hogwarts’ın efsanevi müdürü de bu mezarlıkta yatmakta olan ve itibari kendi döneminde ona teslim edilmeyen bir ortaçağ şairinin adından gelmekte. Rowling’in bu efsanevi Hogwarts müdürüne onun adını vermesiyle itibarını teslim etmek istediği söylenir. Rowling’in bu kitap için uydurduğu bir sürü sözcük var, tabii. Bu kitabı Türkçeye çevirirken her bir kelimeye kendi sihrini ekleyen Ülkü Tamer, Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu’nun da haklarını teslim etmemiz lazım. Onların muhteşem çevirileri bu kitabın Türkiye’de bize tattırdığı lezzeti kat be kat artırdı diye düşünüyorum. Her okuyuşunuzda farklı bir detayını daha keşfedip farklı bir tat alabileceğiniz kaç kitap var okuduğunuz? Emin olun, Harry Potter serisi onlardan biri. 10 yılda bir dönüp yeniden okumanız gereken ve kitaptaki yeni her detayı fark ederken kendi değişim dönüşümüze de tanıklık edeceğiniz bir sığınak gibi.
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe TaşıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202053.6k okunma
·
77 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.