Gönderi

Ezra Pound: üzerine bir inceleme.
Amerikan edebiyatının en büyük isimlerinden biridir. Hemingway’ın toz konduramadığı şair, gerçekten çok kibar bir insandı der, pound için. Pound kendi şiirini; “benim dünya tarihim” ve “hayatın aşağı yukarı oransal bir sunumu” olarak tanımlıyordu. (…)kendi hayatını ise modern bir odysseia destanı ve epik bir şiire kaynak olabilecek bir konu olarak görmeye başlamıştı. (…)pound neredeyse mitolojik bir figür haline gelmiştir; hem statükonun hem de yoldaşlarının en ön safında yürümek isteyen avangart bohem, yalpalayan bir ikonoklast… pound bütün bir dünya kendisinin ve şiirinin imgesinden yeniden yaratma işine girmiştir. Dünya konusunda öylesine vizyoner bir bakış açısına bağlı kalmıştır ki, dünyanın kendisi bile onu anlamakta zorluk çekmiştir. Konfüçyüs hayranı, modernizmin en etkili şairlerinden… gözlerinin şiir yazdığı, konuştuğu ve anarşist hikayeler anlattığı rivayet edilir. Slyvia Plath, Pound için şöyle yazmıştı; “dün korkunç bir zülümdü. Ağır, gri bir gökyüzü vardı ama yağış bırakıp rahatlamadı da. Günü nezaketle “Polly’s tree” şiirim üzerine nazik hece egzersizleri yaparak geçirdim. Başta çekinmiştim ama sonra eğey eğlendim. Yüksek sesle pound’u okudum ve mest oldum. Ezberlemenin verdiği bir iman gücü(…) omu ustam olarak kabul edeceğim. İnkar edilemez, amansız, hesapsız yapmacılıktan uzak satırlar. Kamcı vuruşu gibi ifadeler. Tanrım…” 1901 yılında pensilvanya üniversitesine yazılır. 1906 yılında sanat diplomasını aldığında hayatının en önemli eseri cantos’a, (Kantolar) başlamıştır. İngiltere’ye gider orada “william butler yeats” ile tanışır. Yeats’ın meşhur pazartesi toplantılarının vazgeçilmez siması olur. 1911 yılında “new age” dergisinde yenilikçi yazı kampanyasını başlatır. Pound için yüzyılın şiiri ciddi, direkt, çoşkusallıktan kurtulmuş olmalıydı. Pound bir yıl sonra imgeci şiir akımını kurar. Aynı zamanda bu dönemde william carlos villiams, t.s. eliot, hemingway, james joyce gibi yazar yazarların tanınmasında, ünlenmelerinde büyük etkisi oldu. Bir nevi onları yarattı desem yeridir. Amerika ve ingiltere arasında bir köprü olmuştu pound. Harriet Monroe’nun önemli “chicago” dergisi olan “Poetry” de yardımcı editörlük yapıyor ve imgeci şiir ekolüne bağlı şairleri yayınlıyordu. Bu akım açık ve oldukça görsel bir sunuşu savunuyordu. Pound imgeciliği mektuplarla, denemelerle ve bir antolojiyle daha da ilerletti. 1915’de Monroe’ya yazdığı bir mektupta; “Klişeler ve belli cümlelerden kaçınan, modern ses veren görsel bir şiiri tartışır.” 1913’te yayınladığı “ a few dont’s of an imagiste” de, imgeyi bir zaman biriminde zihinsel ve duygusal bir karışım sunan şey olarak tanımlar. Pound’un 1914’te yayınladığı 10 şiiri kapsayan “ des imagistes” antolojisi, “w. carlos williams, hilda deolittle ve amy lowell” gibi önde gelen imgecilerin şiirlerinden örnekler içerir. 1914’te ingiliz kültürü üzerinde sürekli etkisi olacak daha ciddi bir akım olan “vortisizm”i, lanse edecekti. Fikrin temelinde, “henri gaudier - brzeska” adlı genç bir heykeltraş vardı. Wyndham lewis ve diğer yakınlarıyla akımın gazetesi “Blast”ı yayınladılar. Aynı yıl birçok vortist sanatçının ölümüne sebep olacak 1.dünya savaşı patlayacaktı. Vortisizm, pound için, ilk devrimci propaganda tecrübesinin akti ve gelenekcilik sınırlarının dışına düşmesinin sebebi oldu. Pound, vortisizm’i medeniyetin feneri ve önder olarak, sanat’ı hak ettiği yere koyan bir akım olarak görüyordu. Pound kiliselere tahammül edemiyordu; asırlardır istifade ettikleri parasal yardımları haksız buluyor, bunların esasında sanatçıların, filozofların ve bilim adamlarının hak ettiklerini iddia ediyordu. Pound eski zaman gizem dinleri ve kilise tarafından ortadan kaldırılan halk şairlerinin aşk inancına sahip çıkıyordu. Ezra Pound, 6 eylül 1915’de şöyle yazmıştı; “Halk kendi kalitesinin tam tersi oranda bir eser talep eder ve bu eserlerden şans eser biri beğenilir ve ortaya bir rezillik abidesi çıkar.” Ursula le guin, pound için şöyle “Haber kalmayı sürdüren haber.” der. Radyo yayınları aracılığıyla, amerikan askerlerine italya’ya karşı silaha sarılmamaları çağrısında bulunduğu için, ikinci dünya savaşından sonra iyalya’da, ABD işgal kuvvetleri tarafından hücre hapsine mahkum edildi. Daha sonra washington’na götürüldü. Vatana ihanet suçundan yargılandı ve suçlu bulundu. Cezaevi yerine “st.elizabeth” akıl hastanesine gönderilip 12 yıl oraya kapatıldı. Belli başlı amerikan şair ve yazarlarının baskısı sonucunda ABD hükümetince serbest bırakıldı. T.S. Eliot, “For ezra pound; il miglior fabbro” diyerek kendi eseri olan, “the waste land”ı, Pound’a ithaf edecektir. “eğer bir insan fikirlerini gerçekleştirmek için risk alamıyorsa ya o fikirlerde iş yoktur ya da kendisinde.”
·
1 plus 1
·
228 views
Onur Bayazıt okurunun profil resmi
"sessizliği seçmedim, sessizlik beni ele geçirdi." ezra pound, 15 kasım 1965..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.