Şükrü Erbaş şiir için şöyle der :”şiir dünyanın ,tanrıdan sonra insan tarafından yeniden tasarlanmış halidir.”Bu yüzden şiiri çok seviyorum.Her şairin kendine has tasarladığı o dünyada gezinmek bu dünyada gezinmek kadar şaşırtıcı ,güzel,mucizevi,hayranlık uyandırıcı geliyor ve o yaratılmış dünyayı anlamaya çalışmak heyecan veriyor.
Şiirleriyle “Endamımın Mezarı “kitabıyla tanıştığım şair Ahmet Yılmaz ‘ın bu defa Dildar kitabını okudum.Onun tasarladığı dünyada gezindim.Endamımın Mezarı’nda olduğu gibi bu kitapta da adanmışlık var: Hem aşka ,hem sevgiliye.Ayrıca giden yahut bırakılan kişinin ardındaki zaman diliminde aşka hürmet var.
Şair,Doğan Güneş şiirinde ne güzel soruyor “Bir yıldız kaysa...Ay küser mi geceye ?”
Bazı şiirler gelen sevgiliye “hoş geldin” diyor,ayrılığın olmaması için sevgiliden söz istiyor, Elveda Demek Yok şiirinde olduğu gibi.
Adanmışlık var diye belirtmiştim.Buna örnek olarak Öyle Bir Bak ki şiirinden iki mısra paylaşıyorum : “ Öyle bir gül ki/Sevgin için toprağın bile olayım”
Genel olarak dizelerde kendinden vazgeçme hali var .Aşk için can da feda dünya da. Bir yandan da yine daha önce belirttiğim gibi aşka hürmetten dolayı “sevgilinin “ yokluğuna rağmen o aşkı yaşama, kutsama,hissetme durumu da bulunuyor.Zaten bu durumu kitabın içindeki “ Kalbimin Sevgisi” şiiri anlatıyor.Şair hem bu şiirinde hem de birkaç şiirinde adeta şu düşünceyi vurguluyor ;sevgi kişinin benliğinde...Tabii ki aşk duyulan kişi teferruat değildir lakin o olmasa da sevgi baki olandır.
“Şu an hatırladım
Kalbimdesin Dilruba
Ama nedense
Aklım sende”
Açık anlatıma sahip şiirlerden oluşan ve keyifle okuduğum kitapta şiir dışında aforizmalar da bulunuyor.