Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1 soru 1 cevap
EVLENMEK ŞART MI? Değerli kardeşim.. Kimse Robinson Crusoe değildir.O bile bir dost bulduğunda sevinçten zıplamıştı. Kendi başına da dünyanın en huzurlu insanı olan ve hatta doğrudan Rabbine muhatap olabilen Peygamberimiz (a.s.m.) bile, bazen eşine, “Yâ Âişe, konuş benimle!” dermiş, kitaplarda böyle nakledilir. Konuşmak, paylaşmak ve yardımlaşmak bu zorlu imtihan dünyasına tek başına gelen insanın en büyük ihtiyacıdır belki de. Bediüzzaman hz.ifadesiyle, “İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil(karşılık)bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler (paylaşsınlar)ve lezaizde (güzel şeylerde)birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.” “Evet, bir işte mütehayyir (hayret veya tereddüt içinde) kalan veya bir şeye dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun (hayalî bile olsa) ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın.” “Kalplerin en latifi(duyarlısı), en şefiki (şefkatlisi), ‘kısm-ı sani’ (diğer yarım)ile tabir edilen kadın kalbidir.” (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 25. Ayet Tefsiri) Ama maalesef ki gelin görün ki, en fazla şikayet edilen kurumdur da aynı zamanda. Bir problemi olan, işleri yolunda gitmeyen, gençliğindeki ideallerini yakalayamamış kişiler, evliliğinden şikayet ederler genellikle. Sanki bekârlığında çok mutluymuş gibi, sanki bekâr kalsa ideallerine ulaşacakmış gibi. Hem evlenir, hem şikayet ederler; hem şikayet eder, hem de evlilikten vazgeçmezler. Olan da bekâr gençlere olur. Kafalar karışır: “Evlenmesek mi?” Siz bakmayın onlara. Hatta bana da bakmayın siz, bazen ben de “Bekâr bayan yarımdır, evlenince tam olur. Bekâr erkek yarımdır, evlenince tamamen biter.” gibi espriler yapardım zamanında ama anladım ki bu sözler hiç hoş olmayan yara izleri bırakabiliyor insanda. Geçenlerde bir sohpet meclisine katılmıştım. Epeydir görmediğim birçok dostumla görüştüm. Benimle sohbet eden arkadaşlarımın konuşmaları genellikle hep evlilik, çoluk-çocuk gibi konulara yöneldi genellikle. Benim de dikkatim bu konuya çevrildi tabiî. Kim evlenmiş, kim bekâr kalmış, kim boşanmış, kimin kaç çocuğu var? Dikkat ettim, kim ki evlenip yuva kurmuş; daha huzurlu, daha verimli, hedeflerini gerçekleştirmiş. “Nasılsın?” diye sorunca gevrek gevrek gülerek “İyii...” diyor. Kim ki düzenli bir aile hayatı kuramamış; huzursuz, şaşkın, meslekî yönden de verimsiz, başıboş dolanıyor. “Yaa, bildiğin gibi işte, bir şey yok, ne olsun?” O yüzden Bediüzzaman’ın “Bekârlık, bikârların kârıdır.” sözüne aynen katılıyorum. Bekârlık, bu hayatta kazancı olmayanların işidir yani. Üstelik onun, az önce yazdığım hakikatli bir sözü daha var ki; “Bekâr erkek üçte iki erkek, üçte bir çocuktur. Bekâr kadın üçte iki kadın, üçte bir erkektir.” Yani erkeklerin haylazlıktan kurtulup olgunlaşmaları, bayanların ise kişiliklerini oturtmaları için evlenmeleri lâzımdır.
··
1.907 görüntüleme
Ömer Faruk Karademir okurunun profil resmi
Az, öz ve derinden vurucu bir yazı olmuş. Allah, evlenmek isteyen tüm kardeşlerimize salih/saliha, yüzüne bakınca Allah'ı hatırlayacağı ve gönlünün sükûnet bulacağı eş nasip etsin...
HümeyrAişe okurunun profil resmi
Âmin hocam,bu ehemmiyetli günlerin verdiği değerler hürmetine Rabbim cümlemizin dualarını hâlis bir niyet üzerine kabul ve makbul eylesin inşaAllah :)
Barcem Karco okurunun profil resmi
Dinimiz evliligi imanın yarısı deyip çok üst bir mertebeye koymuşken biz alelade şeyler için evliliği zorlastırdık. Ki bu sosyal medya çağında olumsuz hikayeler de insanı çok fazla düşünmeye sevk ediyor. Sosyal medyayla birlikte herkesin iki tane yüzü, iki yaşamı oldu. Ki güven cok azaldı. Evlilik bir bireyi yarımken tam yapmaz. Tam, olgun olana yeni yaşam çizer. Sürekli mutluluk, sürekli aşk en büyük yanilgilardandir.
HümeyrAişe okurunun profil resmi
Aynen öyle hocam.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.