Gönderi

İslamın Doğuşu ve Öğretileri
İslamın ilk izlerinin, 620’li yıllarda Arabistan’ın Mekke adlı büyük kentinde ortaya çıktığı görülür; Ptolemaios’un Makoraba adını verdiği ve Kâbe adlı küp şeklindeki tapınağın çevresinde gelişmiş olan bu kentte Kureyş kabilesi yaşıyordu. İslamın olağanüstü yayılma hızının eşi benzeri tarihte yoktur. Yirmi yıldan biraz fazla bir sürede Arap Hicaz bölgesi dini ve askeri açıdan denetim altına alınır. Sonraki üç yılda Arap Yarımadasının tamamına boyun eğdirmeye başlanırken yedi yıl içinde Bizans yönetimindeki Suriye ve Mısır, Mezopotamya ve İran’ın batı kesimi ele geçirilir ve 226’dan beri burada saltanat süren Sasani hanedanı 651’de yok edilir. * Askeri ve dini açıdan hızlı yükseliş * Bu hız Asya, Afrika ve Avrupa’da büyük bir şaşkınlık yaratır. Bunun bir diğer nedeni de, Arabistan’la ve orada yaşayan göçebe veya yerleşik halklarla ilgili çok az şey biliniyor olması ve bunların büyük kısmının hayal ürünü olmasıydı. Hekataios, Herodotos, Nearkhos, Ariston, Knidoslu Agatharkhides, Diodorus Siculus, Eratbosthenes ve Strabon; Arabistan’ın ıssız çöllerinde Skeniteslerin (“çadırların altında yaşayanlar”), yani Bedevilerin yaşadığı ve genelde küçükbaş hayvan, eşek veya deve yetiştiren komşularına karşı küçük ölçekli yağmalamalar ve savaşlar yürütüyor olmaları dışında pek bir şey bilmiyordu. Peygamber Hz. Muhammed (y. 570-632) Hicaz’ın küçük kentsel merkezlerinden biri olan Mekke’de doğar. Birçok hemşerisi gibi o da ticaretle uğraşır; kumaş, tütsü, hint sümbülü, mür ve belesem gibi çok rağbet gören baharatlar dahil olmak üzere değerli ürünlerin bulunduğu Suriye ve Yemen’e yolculuk yapar. Bu ürünleri taşıyan kervanlar çok uzak ve birbirlerinden çok farklı bölgeler arasında bağlantı kurarak ekonomik olduğu kadar kültürel etkileşim görevi de görürler. Bu kervanlar, Sabiilerden Himyerlere kadar Güney Arabistan halklarının denetimi altındadır, Nabatîler de en kuzeyde, Petra civarından geçen yolları denetimleri altına tutardı. Günümüzde Yemen olan “Arabia Felix”te [Mutlu Arabistan] MÖ 2. bin yıldan beri yaşayanlar monarşiyle ve federe devletlerle yönetilmiş, yazılı bir dil ve karmaşık bir dini sistem geliştirmiş, görkemli saraylar inşa etmiş ve tarıma can vermek için suyu akıllı bir şekilde kullanmışlardır. Arabistan, kolaylıkla aşılabilen dar deniz yolları üzerinden, antik dönemlerden kalma maddi ve manevi kültüre sahip topraklarla sık sık temas halindedir. Kızıldeniz’in batısında son derece güçlü bir Hıristiyan Habeş krallığı olan Aksum vardır, Basra Körfezi’nin doğusunda İran Vadisi yükselir, kuzeyde de Suriye ve Mezopotamya Arap Yarımadasına en yakın bölgeleri oluşturur. Bu toprakların her birine yüzyıllardır Yahudilik, Doğu Hıristiyanlığı ve Mazdekçilik egemendir. * Yeni bir din, yeni bir güç * Dolayısıyla İslam, 610 yılına doğru, kültürel açıdan zengin bir bölgede ortaya çıkar. Bu dinin peygamberi, bu arada varlıklı bir insan haline gelmiş olan, kendisine Cebrail yoluyla Allah tarafından çoktanrılı hemşerilerine “gerçek” inancı kabul ettirme görevi verildiğine inanan, bu zor ve riskli liderlik görevine kendini tamamıyla veren ve sonuçta başarı kazanan Hz. Muhammed’dir. İslam, toplumsal düzenin altüst edilmesini gerektirir ve bu nedenle süreç, bazı riskleri beraberinde getirmektedir. Doğrudan doğruya Allah’a atfedilen Kuran -“okunacak kitap”- insanları mutlak bir tektanrıcılığa davet etmekle kalmaz; eskilerden kalma aile ve kabile bağlarının yerini inanca bırakması gereken bir inananlar toplumunun (ümmet) oluşturulmasını teşvik eder; bu dikkat çekici eşitçilik, tüketim karşıtı kavramlara ve güçlü bir dayanışmaya dayalıdır. Bütün bunların, eskiden beri iktidarda olup ayrıcalıkları ve güçleri ciddi bir şekilde tehlikeye düşen Kureyşlileri rahatsız etmediği düşünülemez. Bu nedenle husumet olması kaçınılmaz olsa da kabileler arasında geçerli olan ve kabilenin her üyesinin güvenliğini garanti altına alan geleneksel yasalardan ve köklü namus kavramından kaynaklanan karşıtlıklarında çok ileri gidemez, hatta 615’te Peygamber’in kabilesini dışlama girişimi bile bastırılır. (Sayfa: 128-129)
Sayfa 129Kitabı okudu
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.