1453 yılında
Bizans'ın son imparatoru XI Konstantin Paleologos ile başlayıp M.S 455'lere kadar geriye giden, Roma Kuşatması, İsa'nın çarmıha gerilmesi, Antik Yunan, şimdiki zamanda İstanbul'un merkezinde yeraltında tünellerde koşturup zincirli kapıları açmak için şifre çözmeye çalışırken cinayetlere tanıklık bir yandan da cinayetlerin sebebi için delil toplatan, gazeteyle kapatılmış camdan bahçede toprağın oynadığını gördüğümde, omuzuma dokunan elle dehşete düştüğüm ve ve ve daha ne maceralar yaşadığım büyüleyici bir okuma oldu.
( Cem Sultan’nın portresini yapan İtalyan ressam Bernardino di Betto Betti Pinturicchio 'u enfes bir ayrıntı )
Kerem Kaş Hocamın yaşanılan olaylar doğrultusunda hissedilen duyguları aktarımı muhteşem. Heyecan ve merak zirve, korku iliklere kadar.
#yazar maceranın başlangıç noktasını vermiş. Ama neyin başlangıcı bir sır olarak gizlenmiş. Tarihler öncesi saklanmış olan neyin peşindeyim bilmeden şifre çözmeye çalışırken, bir yandan da boğazı kesilmiş cinayetler neden işleniyorun merakına kapılıyorum.
Üç farklı maceranın heyecanını yaşarken, bu maceraların karakterlerinin bir araya gelmesi efsane bir kurguyla olmuş.
Doğan Doğanlı'nın tarihi hanların esnafına yaptığı baskılar, cinayetler işlenirken, Boris'in patronu kim? Bakan iyi mi kötü mü merak etmeden kendimi alamadım. İki kafadar Caner ve Murat buldukları on satırlık yazının peşine düşüyor. Bir yandan da kolluk kuvvetleri, Aydın ve Sefer komiser ekibiyle cinayetleri çözüme ulaştırmaya çalışıyor.
Antik Yunan dilindeki yazıyı çözmeye çalışırken üstüne birde üzerinde şifre olan bir anahtarla uğramaya başladım. ( bu bölümlerde rakam, sembol ve harflerden oluşturulmuş şifreleri de araştırdım)
Dört bölümden oluşan bu maceranın sonuna doğru Sevil'in kim olduğu öğrenince şok oldum. Ters köşelerle kesin virajlar alarak Konstantin Paleologos 'un sırrına götüren menora #polisiyeroman da hedefini den vuran #kutsalsır 'ı türünü severlere mutlaka okuyun okutturun derim.
·
101 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.