Gönderi

172 syf.
6/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Yayınevinden dolayı daha profesyonel, daha akademik bir çalışma beklemiştim. O anlamda umduğumu bulamadım. Filmlerde görürüz ya, aynı dertten muzdarip bir grup insan sandalyeleriyle çember oluşturacak şekilde oturur ve bir rehabilitasyon/dayanışma, destek faaliyeti olarak sırayla konuşur, birbirlerini dinlerler ya. İşte öyle bir sahnenin kitap halini düşünün. Sosyal medyadan birbirini tanıyan ateist, deist, agnostik, panteist...vb insanların aynı sorular üzerine verdikleri cevaplar. Sorular aynı ve aynı sırayla da soruldukları için; cevaplar editör tarafından herhangi bir müdaheleye uğramadan verildiği için okuması kolay. Beni rahatsız eden sınırlı sayıda tikel örnekler üzerinden tümel değerlendirmeye gitme çabası. Ama bunu samimiyet çizgisi dışında görmüyorum, zaten amatör bir ruhla hazırlandığı hissediliyor kitabın. Elbette "cevaplar" arasında inanan insanların zoruna gidecek bölümler var. (Tanrı, peygamber, vahiy konusunda kimilerince hakaret adledilecek cümleler var.) Kitabın katılımcılarının (bir kaçı hariç), çoğunluğu inanç durumları hakkında çevrelerinde saklanma-takiye, münafıklık serzenişlerini anlatmış, acıdım cidden. Esas vardığım farkındalık şu oldu: Kesin İnançlılar ile Kesin İnançsız/ Kesin Şüpheciler 'in sandığımdan çok daha fazla ortak noktaları varmış. —Kendi arayışlarını, kendi bulduklarını, kendi anladıklarını mutlaklaştırmada aynılar. —İnanan kibri ile inanmayanın kibri birbirine denk. İki inanç durumu da karşıt gördüğünü hor görüyor, küçümsüyor, iştahla aşağılıyor. —Kesin inançlılar ve Kesin inançsız/Kesin Şüpheciler aynı eğilimi gösteriyorlarmış; meşruiyetini karşı tarafın gayri meşruluğu üstüne kuruyorlarmış. Demek istediğim; Karşıyı kötü gördüğü ve gösterdiği kadar kendi iyi; karşıyı ahlaksız gördüğü ve gösterdiğini kadar, kendi ahlaklı; karşıyı cahil gördüğü ve gösterdiği kadar kendi bilgili; karşıyı kör gösterdiği kadar, körlükle suçladığı ölçüde kendini gözü açık; karşıyı aptal ve akılsız gördüğü ve gösterdiği kadar kendi akıllı sayıyorlar. Bunlar açısından inanma-inanmama farkına rağmen tavır aynılığı var. Kesin İnançlılar kadar Kesin inançsız/Kesin şüpheciler de içlerinde öfke biriktiriyor, sitemli, kahırlı, suçlayıcı, "olmaz olsun"lu cümleler saçıyor, karşı tarafı gizli ve açık nefret objesi, mutsuzluklarının müsebbibi ilan ediyorlarmış. İnsan eskiyi hatırlamadan edemiyor. Dünün güçsüzü, mağduru ve mazlumu, ezileni, azınlığı
Dip Dalga
Dip Dalga
iken özgürlük savunan, insan haklarını savunan kesimler güçle sınanınca tam tersi davrandılar. Kimse de sınanmadığından masum ilan edilemez. Herkes ahlak namus, akıl fikir, iyilik insanlık bizde diyerek kendini haklı görüyor ve "seçkin" hissediyor galiba. Aman iyi olsunlar da, canları sağolsun. İddia ettikleri insanlığa iyiliğe gerçekten sahip çıktıkları sürece inanma-inanmama konusunda herkes özgür. Dinde zorlama yok. Yeter ki birbirlerine musallat olmasınlar.
Dip Dalga
Dip DalgaHamdi Tayfur · Ankara Okuru Yayınları · 202321 okunma
·
2 artı 1'leme
·
97 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.