Gönderi

120 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Sevginin diliyle konuşsak yeterdi.
》1903 yılında yayımlanan ve yazarın adını duyurduğu kitap olan Vahşetin Çağrısı o dönemde Londra'da en çok okunan kitaplardan biri olmuş. 》Konusuna değinecek olursam; baş kahramanımız Buck adında bir köpek. Rahat bir evde güzel bir hayat sürerken hikaye onun başkalarına satılmasıyla başlıyor. Sürekli sahip değiştirmesi, hapsedilmesi, aç bırakılması, eziyet görmesi, son olarak kızak köpeği yapılması... 》Bilmediği bir ortamda, hiç alışkın olmadığı muamelelerle karşılaşıyor. Yeni sahiplerinin onu eğitmek adına sergilediği bu tutumlar, sevgisiz ve kötü yaklaşımlar, hatta eziyetler, dayakların üzerine yaratılıştan da içinde olan, atalarından ona geçen vahşiliği keşfetmeye başlıyor ve Buck'ın vahşi tarafı uyanıyor. 》Zeki bi köpek olduğu için her şeye rağmen bulunduğu ortama uyum sağlayıp, kuralları öğreniyor ve ayakta kalmayı başarıyor. Zaman zaman güçsüz düşüyor, aç kalıyor, ama lider olma hırsından vazgeçmiyor. Bu uğurda rakibi olan güçlü köpekleri alt ediyor. 》Doğanın sert ve gerçekçi kanunlarını, dişe diş kana kan yasasını gerçek yaşamda merhametin olmadığını güçlü olanın ayakta kaldığını kısa zamanda öğreniyor. Öldürmezse öleceğinin farkında. Sadakat vazgeçemediği tek şey. 》Yazar bu kitabında gold rush (altına hücum) çağını ele alıyor. Altın hırsıyla gözü dönmüş insanların günlük yaşamlarını, davranışlarını, duygularını ve egolarını bir köpeğin gözüyle aktarıyor bize. Evcil bir köpeğin kızak köpeği olması ve bunun ardından da köpeklikten kurtluğa dönüşümü. Burada yazar bu dönüşümü anlatırken, insanların değişimini de gözler önüne seriyor. Buck'ın uysal, evcilleşmiş bir köpekken, vahşi hayata adım attıktan sonra kendi özbenliği ve içgüdülerine adım adım yaklaşması oldukça iyi aktarılmış. 》Bütün o vahşi hayatın, kanlı sahnelerin, acımasız ölümlerin ardından Buck'ın yeni bir sahibi oluyor. John Thornton... Onunla yolları kesişince unuttuğu sevgi ve huzuru yeniden hatırlıyor. İkisi arasındaki bağ insana sıcacık hissettiriyor. 》Bir çok yönden yazarın Beyaz Diş'ini anımsattı bana bu kitap. Yazarın hayvan betimlemelerini bu kadar iyi yapması, sanki kitabı köpeğin kendi yazmış gibi hissettirmesi ve yine bir köpek üzerinden insana dair intikam, sadakat, vefa, hırs şefkat ve sevgi kavramlarını ve güçlünün güçsüz üzerinde kurduğu egemenlik, sevginin iyileştirici gücü, sevgisizliğin de vahşileştirmesi gibi konuları da bu kadar kaliteli aktarabilmesi takdire değer. 》İnsanları var etmek için, yok olurcasına çalışmak zorunda kalmış Buck. Ve yaşamı boyunca doğasına, varlığına, güdülerine müdahale edilmiş. Ta ki o çağrıyı duyana kadar. Vahşetin Çağrısı... O noktadan sonra kendini bulmuş Buck. 》İnsana gelince; çıkarları uğruna kendilerini var eden her şeyi yok etmeleri ve bu yolda vicdanlarını, merhametlerini ayaklar altına almaları, hayattaki mücadeleleri, zorluklarla başa çıkma şekilleri, içinde bulundukları güç dengesi, amaçları uğruna kim olursa olsun can yakmaktan çekinmemeleri bir tokat gibi çarpılmış yüzümüze. Ve sevgi. Her şeyin ilacı olan, iyi eden, iyileştiren sevgi... Yaşamak, yaşatmak, unutmamak dileğiyle...
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Can Yayınları · 201932.5k okunma
··
641 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.