Cumhuriyet tarihi ellilerden sonra neredeyse her on yılını kendine özgü yöntemleri olan, ölümleri olan, öldürmeleri olan; içinden isyancılarını çıkaran zamanlar yaşadı. Darbeler, cunta, idamlar, çöküşler; işin içine politikanın-politikacıların sık sık girdiği, aslında keyfi, uyduruk inançlarını doğru göstermek, benimsetmek için medyayı da ellerinde tutarak halkı birbirine kırdırıp, aslında kendine karşı açılan savaşlardan sıyrılmanın ve iktidarlarının yerini sağlama almanın yolunu bulmuşlardı. Hala devam etmediğini söylemek mümkün değil...
Tüm bu dönemlerde adını en öne yazan ise hak arayışında olan, insan hakları, eşitlik, özgürlük arayışında olan sosyalist düşünce biçimine bağlı bireylerin örgütlenmeleri olmuştur. Bu düşünce sistemi güzel olan her şeyi insana sunmak ister. Kardeşçe yaşamı arzular. Eşitliği savunur ve yobaz, sığ düşünceye karşı çıkar. Düşünsenize! Size rahat yaşamın formülü verilirken buna lanetli, cüzzamlı gözüyle bakmanız için sizi dürtenler, sizi din ile, iman ile, para pul ile, vatan ile aldatırlar.
Sosyalist düşüncenin karşısındaki canavarın dişleri çok keskindir. Ne insan tanır, ne insanlık. Sosyalist düşünce ise bir o kadar kırılgandır. En basit şekilde en onurlusunu dahi yolundan dönderebilir.
Kuş Diline Öykünen kitabı, Eylül darbesi önce ve sonrasında sol inançlılara yağılan uygulamaları anlatır. İşkenceleri, tecavüzleri. Devletin resmi üniformalısı ile sivil görevlisinin öldürmeyi, işkenceyi ve tecavüzü zevkle uyguladıkları yılları anlatır. Bu yıllarda kime dokunsanız bir yarayı kanatırsınız belki.
Kuş Diline Öykünen ayrıca cwsareti, dönekliği, direnişi de anlatır. Kuş cıvıltılarını, baharın gelişini, gecenin soğuk ve tüyler ürpertici sessizliğini. Ve de kan kusturan gürültüsünü.
Kuş Diline Öykünen bugün ülkeyi yöneten siyasi partilerin, o dönemdeki faşizmini anlatır.
