Gönderi

309 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Casus
Bazı insanlara hiçbir zaman güvenilmeyeceğini bir kez daha farkettiğim kitap oldu. Gerçi belki biz de Bazı insanlara göre 'Bazı insanlar'ızdır. Bilemeyiz. Yine ve yine hep olduğu gibi kadının kahredildiği bir kitaptı. O dönemin kitaplarında neden hep kadın üzgün, mutsuz! Bıktım yani artık gerçekten. Kadınlar geçmişten bu yana hep zulme uğrayan, sonu hiç iyi olmayan bir cinsiyet olarak tasvir ediliyor! Anlayamıyorum gerçekten. Sinirlerimi bu detay aşırı bozdu. Her okuduğum kitapta bunlara maruz kalmak mide bulandırıcı boyuta ulaştı artık. Kitap tembel ve aptal bir casus Adolf Verloc'un bir patlama işini üstlenmesi ile başlıyor. Bir dükkanı var ama arka planda devrim işleriyle uğraşan ve gelirini verilen görevlerden karşılayan birisi. Evli birisi ancak eşine sevgisini gösteremeyen, haliyle kadın her denileni yapan bir robot gibi. Gerçi Winnie Verloc'ta adamı sevdiği için değil de hem kardeşine hemde annesine bakabilecek geliri iyi olduğu için evlenmiş. Yoksa başka bir çocuğa aşık lakin trajedi bu ya çocuğun maddi durumu iyi değil bu yüzden sevdiğini redediyor. Kitapta şöyle bir güzel söz geçer. "İnsanlar oğlan çocuklarının dirliği uğruna kızlarını feda ederler." Diye. Bayan Verloc'un erkek kardeşi zihinsel engelli bir çocuktur. Fazlasıyla masumdu. Kitabın tek masum ve insaflı karakteriydi diyebilirim. Hele atın kırbaçlandığını görünce hayvanın acı çektiğini düşünürek arabadan atlayacak kadar da naif bir karakter. Lakin böyle bir çocuktan geri zekalı diye bahsediliyor. O dönemde böyle insanlara bakış acısını gözler önüne sermiş kanımca yazar. İyi ve temiz kalpliysen geri zekalı oluyorsunuz. Belki de naif Stevie bu kirli dünyanın insanı olmadığı için yazar ona böyle bir son yazdı. Adolf, patlayıcıyı profesör denilen bir adamdan alıyor. Hedefleri bilim akademisini patlatmak. Ama adam başta dediğim gibi o kadar gerizekalı ve aptal ki, bu bombayı oraya bırakacak kişiyi Stevie olarak seçiyor. Stevie eniştesine tapan bir çocuk ve bundan yararlanıyor Adolf. Lakin herşey tahmin ettiği gibi gitmiyor. Stevie yolda koşarken yere düşüyor ve bomba onun üzerinde patlıyor. O sahneleri felaket bir şekilde anlatmış yazar. Peki bunu Winnie duyunca eşi ne yapıyor? İlk kadını teselli ediyor sonra masadaki eti yemeye koyuluyor. Tam bir aptal. Kadına verdiği teselliler sinirlerimi bozdu resmen. Neymiş ölen ölmüş, elinden bir şey gelmezmiş, bunu düşünmek yerine başka bir ülkeye kaçmayı planlayalım diyor hatta ve hatta kadına çocuğun ölmesinde senin de payın var diyerek ileri gidiyor. Gel de kriz geçirme. Oysa Winnie, onları bir baba oğul olarak gördüğü için Adolf'a güveniyor ve güvendiği dağlara kar yağıyor. Adolf ileri gitmenin bedelini bizzat canıyla ödüyor. Lakin bizim Winnie bilmeliydi aslında bir erkeğe güven olmayacağını. Ama kadın çaresiz olduğu için başka bir devrimci, ve Adolf'un arkadaşı Ossipon'a güveniyor. O ne yapar sizce? Oda kadının parasını çalıp gidiyor. Winnie mi? Bir kadının sonu ne zaman iyi olmuş ki, bu kitap beni şaşırtsın. Devrimciler yalnız kitapta aşırı korkak bireylerdi. Ne kadar ince mesaj veriyor bize bu durum. Bütün kötülüklerin nedeni Profesör'dü. Profesör'e göre dünyadaki bütün zayıflar ölmeliydi. Ona göre kötülüklerin kaynağı zayıflardı, yufka yürekli köle insanlardı. Onlar toptan yok edilirse gelişilebileceğini düşünüyordu. Profesör büyük bir güçtü, tehlikeli bir adamdı ve iki büyük silahı vardı bunun biri çılgınlık diğeri umutsuzluk. Kitap "Profesör kalabalık caddede hiçbir kuşku uyandırmadan, ölümcül, salgın bir hastalık gibi ilerliyordu." Der ve bitirir. Benim şahsi görüşüm olarak gerçekten de Profesör halen aramızda, kalabalık caddelerin ortasında sinsi sinsi bizi izleyerek iki büyük silahıyla yeni düzeni kurmuştu bile.
Casus
CasusJoseph Conrad · İş Bankası Kültür Yayınları · 20091,497 okunma
·
1 artı 1'leme
·
724 görüntüleme
Banksy