Sessizliğin Müziği. Rüzgarın Adı ve Bilge Adamın Güncesi’ni okurken de beni en çok mutlu eden karakterin kitabı. Auri’nin. Bir karaktere ne kadar çok bağlanılabilirse o kadar bağlandım. Çok ama çok sevdim. Onun kendine has dünyasını, o dünyada yaşamasını… İsimsiz bir şekilde… Auri ismi nereden mi geliyor? Çünkü ona bu ismi Kvothe koydu. Bana göre Auri hep tüm serinin kilit karakterlerinden birisi. Şimdi de yazarın herhangi bir yazma kaygısı olmadan sadece Auri’ye özel yazdığı bu sandık hikayelerinden birisi. Bu kitabı basmamış olsaydı nefretim sanırım daha fazla olurdu. Sadede gelecek olursam kitap Auri’nin 7 gününü anlatıyor. Kitapta Şeyaltı’nı daha yakından görüyor, orada 7 gün geçiriyoruz. Kralkatili Güncesi’ni okumayanlar bu kitabı okumalı mı? Bence hayır. Çünkü o kitapları okumadan bu kitabın değerini anlayamazsınız.
Şeyaltı’nda geçirilen 7 gün. Auri’nin kendine has düzenini bozmadan ‘ŞEY’lerin doğasına uygun hareket etmesi, orada çok ama çok uzun zamandır yaşasa da halen yeni yerler keşfedebilmesini okuyoruz. Evet, halen yeni yerler keşfedebiliyor çünkü Şeyaltı o kadar büyük ki… Sanki başlı başına büyük bir şehir ve Üniversite o şehrin altına gömülmüş. İlk başta Şeyaltı’nın yalnızca bilime ilişkin olduğunu, büyük büyük makinelerle dolu büyük bir fabrika olduğunu düşünüyordum. Yani Kralkatili Güncesi’ni okurken. Ancak bu kitapta Auri’nin yeni keşfinden sonra burasının artık çok eski ve çok kadim bir şehir olduğundan emin oldum. Eskiden makinelerin olduğunu ve artık onların tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğünü, üstlerinin kapatıldığını gördük.
Peki ama ya Auri? O ne yapıyor? O, şeylerin doğasını bozmadan onlara saygı duyarak her gün kendine belirli bir rutin geliştirmiş ve o rutin içerisinde yaşıyor. Auri’yi okurken eşyalara duyacağınız saygı artacak. Çünkü Auri’nin tüm eşyalarının yani şeylerinin bir ruhu var, Auri bu ruhları okuyor ve onların doğasını asla bozmadan onların arasında gizleniyor. Evet, bence gizleniyor. İsimsiz Auri… Çünkü o ismini, gerçek ismini çok derinlere saklamış. Onu biliyor, unutmaktan korkuyor ama kabul de edemiyor. Ben böyle hissediyorum.
Auri’nin Kvothe’den ‘O’ diye bahsetmesi, onun için ayırdığı yer… Okurken kalbim pır pır attı. Kvothe’nin gelmesini bekledim ama gelmedi. Auri’yi korkutan daha uğursuz bir varlık geldi. Şeyaltı’nı bilen, oranın sırlarından haberdar birisi… Bana göre gelen kişi Lord Haliax yani Lanre. Ve o kadim şehrin ne olduğunu çok çok iyi biliyor. Ben o şehrin Lanre’nin eski şehri olduğunu düşünüyorum. Kitap bence bir sandık hikayesi olmasının yanı sıra yazarın bir simgeci olması nedeniyle bu kitapta bize bir sürü sembolik anlatım yaptığından eminim ve bu kitapta birçok ipucu olduğundan da eminim. Henüz tüm bağları birleştiremedim. Üçüncü kitap gelse belki birleştirirdim.
Sessizliğin Müziği benim için bambaşka bir kitap. Çünkü ben Auri’yi çok seviyorum. İleride dönüp tekrar okuyacağıma, tekrar Auri’nin sessiz ama huzurlu olan dünyasına sığınacağıma eminim. Belki o zaman bulamadığım sembolleri çözerim. Kim bilir? Kitaba puanım 10/10. Auri gibi güneşli bir on.