Yoğun bir emeğin sonucu oluşturulmuş, kentsel dönüşümün gerçeklerini, yazarlar; kendi fikirleriyle, anlatılarıyla, hikayeleriyle, yaşanmışlıklarıyla bizlere aktarmış. Bir yandan lüks daireler bir yandan gecekondular, iki tezat görüntü. Hepsi içiçe bunların. İnsan olarak bu kadar yakınken aslında çok uzak oluşumuzun görüntüleri. Gecekonduda yaşayan ve şehrin belli bölgelerinde ikamet eden insanlara karşı farklı bir bakış açısı sundu. Önceden fakirliğin utanılacak bir şey olmadığı fakat kentsel dönüşümün asıl hedefi "insan dönüşümünün" kentsel dönüşmeyen evlerde bile bizlere ne kadar işlediği, fakirliğin ve onun getirilerinin ne kadar hor görüldüğünü daha net farkettim. Bir şehrin tek tipleştirilmiş binalarla nasıl değiştiğini, harap edildiğini daha yeni anladım. Önceden binaların tasarımına bakmazdım şimdi dikkatle incelediğimde gerçekten her bina birbirinin aynısı. Estetikten mahrum betonarme. Kentsel dönüşüm binalarının ev kadınlarına ve çocuklara olan etkilerine değinilmesi ufkumu genişletti. Önceden bahçeli ya da geniş alanlarda oturan kadınların birbiriyle sohbet zamanlarının olduğundan, ortaklaşa uğraşılarından bahsedip şimdiki kadınların dört duvar arasına hapsedildiğini ve bunun etkilerinin psikolojik olarak görüldüğünü aktarması aslında kadının neden hayatın içinde olması gerektiğine katkıda bulunuyor. 6 Şubat depreminden bu yana kentsel dönüşümün öneminden bahsediliyor. Kentsel dönüşüme karşı çıkanlara tavır alınıyor ve sanki başına gelenleri haketmişcesine söylemlerde bulunuluyor. Öncelikle uygulamaya geçen bir sistemin insanlara her açıdan güvenilir olduğunun güvencesi verilmeli. Kentsel dönüşüme karşı çıkan insanların neden karşı çıktığını, neden güven duymadıkları kendilerinin değil sistemin bu güveni sağlayamamasından kaynaklı. Bu kitap da neden güven duyulmadığının, neden KD'nin istenmediğinin cevaplarından biri. Okumasının keyif verdiğini söyleyemem. Cümlelerin gereksiz uzatılması, basit bir anlatımdan uzaklaşması okumayı ve anlamayı zorlaştırıyor. Bu da kitaptan uzaklaştırıyor. Fakat bunu kitabın tümü için diyemem çünkü her bölümde farklı bir yazarın kalemiyle tanışıyoruz. Bu da bütünlüğü bozuyor.

Milyonluk ManzaraHakan Bıçakcı · İletişim Yayınları · 201313 okunma

·

61 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.