Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kuklacı ve Kuklalar Sömürgeciler kuklacı, onlar çıkarına hizmet edenlere kukla denir. Kuklayı halk sadece tiyatro sanır. Oysa asıl toplumun hayatı bir kuklacı ve kukla tiyatrosunun bizzat kendisidir. Sömürgeciler sömürge etmek istedikleri ülke ve o ülkede yaşayan toplumla irtibat kurmazlar. Aracı, taşeron veya satıcı/komisyoncu kullanırlar. Her kukla kuklacısının maskesidir. Toplumu yönlendirmek için siyasetçileri, doğal kaynakları ve parasını ele geçirmek için sermaye sahiplerini, bütün bu büyük operasyonu gerçekleştirmek algı operasyonları yapmak, manipülasyon üretmek, adresi şaşırtmak içinde gazeteci ve medyayı kukla olarak kullanırlar. Liberal sömürü ekonomisinin olduğu toplumlarda sosyal devlet, hukuk devleti sözdedir. Siyasi partiler demokrasinin değil yetki faşizminin araçlarıdır. Toplumu temsil adına her seçim halkı kandırmak adına bütün ülkede büyük bir tiyatro oynanır. Tutulmayacak halk yararına bütün sözler halktan yetki alana kadar konuşulur. Yetkiyi alan hemen sermayenin doğal kaynakları sömürme projeleri ve halkın tasarruflarını cebe indirmek için yasaları kendi lehlerine çıkartır, devleti sermaye çıkarına hizmet eden bir organizasyona dönüştürürler. Farklı ideolojilerin kullanılma amacı kullanılan ve yıprananı atmak yerine halkı kandırarak ötekini yine halk kararı ile göreve getirmek için en kullanışlı yöntemdir. Bütün bu soygunlar yaşanırken ve halk bundan rahatsızlık duymaya başladığında artık kullanılan kukla ve ideolojinin ömrü dolmuş demektir. Sömürgeciler hemen medyada ki kuklalarını yedekte tutulan diğer kukla ve taşeronları öne çıkarmalarını talep ederler. Her sömürü aynı insanlara denk gelmediği için her seferinde yeni kandırılacak olanlar hayata katıldığı için bu düzen kolay kolay değişmez. Halkın yararına siyaset yapanlar her zaman zararına siyaset yapanlar kadar azınlıkta olsa bile halkın zararına olanların toplumu yönetme hakkını toplumdan alma sesebi kuklacılara satılma farkından kaynaklanır. Sömürgeci kuklacılara satılanlar adına bütün ekonomik olanaklar onların hizmetine sanki halk için sunuluyormuş gibi halktan yetkiyi alana kadar serilir. Sonrada karşılığı istenir. Halk kandırıldığını uzun yıllar anlayamaz. Bunun içinde halkı baskılayan bir kaç yöntem kullanılır. Birincisi geçim sıkıntısı içinde bir yaşama mahkum edilir ki bu yolla düşünerek gerçekleri bulması önlenir. İkincisi din, tüketim ve medya ile uyutulmaya devam edilir. Sanattan, kitaptan, okuyanlardan kısaca halkın aydınlatan her alandan halk uzak tutulur. Halkı aydınlatmak isteyen her insan sistemin dışına itilir. Öcü gibi gösterilir. Bunun için basın ve yargı kullanılır. Yasama, yürütme ve yargı erkleri ayrı ayrı güçler bile olsa liberal bir ekonimide sömürgeyi temsil yetkisinin sömürgenin emrine girmesini durduramazsınız. Bunun sebebi devlet yerine sermayenin zengin edilmiş olması parayı bir tehdit gücü olarak kullanmasıdır. Çözüm her zaman sorunun içindedir. Kamulaştırma yaparak sermayenin elinde ki gücü alıp halk yararına devlete verirseniz bütün sorunu çözersiniz. Serbest piyasa adı altında her ahlaksızlık kabul gördüğü için doğruyu savunmak ve anlatmak bu zulmü yaşayan buna alışmış toplumlara her zaman çok itici gelir. Sömürge altında yaşayan toplumların din ile sindirilmesi sömürge lehine en iyi sonucu verdiği için insanlar hayatını öteki dünyada satılan cennete cehennemde yaşama pahasına satarlar. Bu sebeple dinden daha iyi bir uyuşturucu henüz dünyada üretilmiş değildir. Mustafa Kemal Atatürk sonrası getirildiğimiz nokta yeniden padişahlığa benzer bir tek adam yönetimine bu toplum mahkum edildi. Oysa yarım kalan devrimler tamamlanacak, toplumun tamamı akıl, bilim ve üretim toplumu için eğitilecekti. Dünyanın en gelişmiş müreffeh ülkesi olma fırsatı çok partili siyasi bölünme ve ideolojiler kaçtı. Tam birebir olmasa bile Osmanlı imparatorluğu benzeri bir yönetime ülkenin sürdürülebilir sömürge için tek bir kişiye teslim edildi. ✓ Bir kişiden kurtulmak için bir kişiye ihtiyacımız var. Mustafa Kemal Atatürk ilkelerini savunabilecek, onun yürekli cesaretini gösterebilecek, makam, mevki, para hırsı olmayan vatan ve millet yararına hizmet eden bir düzen ile devlet yönetimi sistemini yeniden kurabilecek, din düzeyine düşürülen eğitim öğretim yerine akılcı, bilimsel ve üreten eğitim sistemi ile insan yetiştirecek, siyasi parti ve ideoloji çöplüğünden ülkeyi ve halkı çekip çıkartarak kurtarabilecek tek bir kişiye ihtiyacımız var. Bir dönüm noktası olacağı için devrim tarihimizin en önemli ikinci adamı olabilecek tek bir kişiye ihtiyacımız var. Günümüzde kukla değiştirmeye demokrasi diyorlar. Zannetmeyin ki bunu ilk biz yaşıyoruz. İnsanlık tarihinin neredeyse tamamı siyasi hırsızları seçmek adı altında demokrasi hilesi tarihidir. Voltaire'nin o muhteşem tespitini burada hatırlatmazsam bu yazı eksik kalır. "Sıradan hırsız paranızı, cüzdanınızı, bisikletinizi çalar. Politik hırsız ise geleceğinizi, hayallerinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı, gülümsemenizi çalar. İkisi arasında ki fark; ✓ Sıradan hırsız sizi seçer, ✓ Siyasi hırsızı ise siz seçersiniz." Önder Karaçay
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.