Roman, hayatın yerine geçebilecek yegane şeydir. Hasan Ali Toptaş Hebada hayatı olduğu gibi, saf haliyle, merceksiz bakarak veriyor. Hayat roman, roman hayat oluyor. Nerede roman okuduğunu nerede hayatı yaşadığını, nerede yazarın aktardığı hayali nerede kendi hayatını hayal ettiğini karıştırıyor okur. Romanın içinde kendi anılarıyla birlikte eriyor. Kurguyla kendi geçmişi birbirine kenetleniyor ve ortaya yeni bir roman-hayat çıkıyor. İşte Hebayı okumak böyle bir deneyim sunuyor. Müthiş.... Heba Ziya karakterinin düş ile gerçek, şimdi ile geçmiş, anı ile an içindeki hayatını anlatıyor. Hüzünlü ve bahtsız Ziya. Bizim kadar, bu toprakların insanı kadar garip bir kadere sahip. Askerlik anılarından şehirden uzaklaşıp kırda, köye uzanan bir hayatın başrolünü görüyoruz. Özellikle kır ve doğada geçen bölümlerde Hasan Ali Toptaş inanılmaz iyi iş çıkarıyor. Doğayı bir karakter haline getiriyor romanda. Doğanın sessizliği ses oluyor, kişileşiyor, romandan bize sesleniyor,ağaç yapraklarının hışırtısı kitap yapraklarının hışırtısına dönüşüp tüylerimizi ürpertiyor. Ziya'nın yaşamöyküsünde odak nokta askerlik anıları. Askerlik gerçekten başlı başına bir garip insanlık durumu. İnsanın icat ettiği en acımasız kurumlardan biridir askerlik. İktidar gücünü, insanın hayvan doğasını en iyi hissedilebilecek yerdir. Duygu ve düşüncelerin yerini içgüdelere bıraktığı, insanların kendilerine dışarıdan baksa tanımayacak hale geldikleri yerdir. Çoğu erkek çocukluk masumiyetini asker ocağında bırakır. Ziya da bunun mücadelesini vermektedir. Masumiyetini, vicdanını, insanlığını, benliğini, hayatı yaşayabilecek kadar kalması gereken umudunu, büyümese de her gün sulayacağı fidanları korumaya çalışır. Hiç kolay değildir bu iş. Sınırın iki yakasında 18 ay sürecek bir direnmedir. Komutanların kaybedilmiş benliklerinden taşan öfkeye, sınırın ötesinden gelen tehlikelere, koşulların pervasız acımasızlığına, hendeklerde gece gündüz süren nöbetlere, kendine, dostuna, düşmanına karşıdır savaş. Heba masumiyeti korumanın, dostluğun, kaderin veya şansın adına ne derseniz, yolları ve insanları kesiştiren, ardından bakılınca iyi veya kötü denilebilecek, dost veya düşman ne getireceği bilinmeyen, hayatı biraz da yaşanabilir kılan bu büyülü kontrol edilmez belirsizliğin, karşılaşmaların ve sessizliği sese çeviren, hayata çeviren yaşam çarkının, doğanın inanılmaz güzel tasvirleriyle birlikte, Hasan Ali Toptaş'ın püripak, su gibi berrak ve güneş kadar sıcak Türkçesiyle, Ziyada ve dostlarının yaşamında resmedilmesidir. Ayrıca insanın nereye giderse gitsin, huzurunu gölgeleyecek geçmişinden kurtulamamasının romanıdır Heba. Velhasılkelam muazzam bir romandır Heba.

HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,610 okunma

·

706 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

mdaskiran