Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

YAŞAMA SEVİNCİ Yaşama sevinci nedir deseler? Bir dünya dolusu madde geçer aklımızdan. Ama ben diyorum ki: herkes birincil ihtiyacına göre sever hayatı. Mesela bir çocuk acıktı, markete gitme, yahut anne mutfağında yeni pişmiş tarçınlı cevizli kek onun yaşama sevinci, bir asker baba ocağında, kavuşma sevinci, hapsolunduktan sonra gökyüzüne bakma durağı, hastane günleri sonunda şifa duası, sınav ve okul rüyası, vatanına kavuşma heyecanı, daha yüzlercesi sayılabilir. Bir de avuç içi kadar mutluluklar yaşama sevinci olan. Baharda yeni açan cılız erik ağacı, akşam kırlangıç sesleri, gökyüzünün pembeye çalan rengi, mutfaktan gelen yayla çorbasının nane aromalı kokusu, taze demlenmiş çay, bir bakışın bir bahçe duvarında oluşan yosun yeşiline dalışı. Ayrıntılar beni hep anılarıma götürür. En çokta çocukluk yıllarına. Oturduğumuz apartman dört katlıydı. Bahçesi de oldukça büyük. Biz ikinci katta ön cephede akasya ağaçlarına ve sokağa bakan taraftaydık. Balkonu yoktu. dairemizin. Kutu gibi bir ev. Bir oda, salon, mutfak, küçük bir hol banyo. Hepsi bu, Ne hayaller üretirdim. Pervazı geniş bir minderlik yer vardı cam, pencere önlerinde. Yazın bir tabak kiraz eşliğinde ayaklarımı dışarı uzatarak balkon var havasında gülüşler atardım dışarıya. Nedendir bilmem annemin haşladığı kuru fasülye kokusunu hep hatırlarım bu anlarda. Bayrama hazırlık yemeklerinden biriydi zannımca. Bir de bamya çorbası, pilav ve hurmacık denilen bir tatlı olurdu sofrada. Tüm bunlar pişerken benim hayâl askerleri durur mu? Beynimi taaa günler öncesinden istila etmişlerdi bile.!... Hele o kırmızı rugan ayakkabımın güzelliği yok mu! Aklımı başımdan almaya tek başına yeterde artardı bile. Arkadaşlarımla gezip ikide bir bakacaktım. Toz varsa kağıt mendili tükrükle hafif ıslatıp silme işlemi sonrasında iç ferahlığı yaşayacaktım. Elbisem hele,! beyaz üzerine pembe bahar dalında açan çiçekler öyle canlı ki! koklasanız kokusu burnunuza gelecek cinsten. Fırfırlı, döndükçe rüzgar gülü gibi açılıyor etekleri. Tokalarım papatya çiçeği iki yanda. Ceplerimde dolu bozuk para, şıngırtı sesleri arasında düşmesin diye koruma çabasındayım. Birazdan bakkal Yılmaz Amcaya teslim edilecek aslında. Çokonatlar, eti puflar, yuvarlak rengarenk Dandy sakızlar, açıkta satılan süt kokulu büsküviler. Hepsi kalbimde fokur fokur harında kaynayan yaşama sevinci. Akşama kadar oyunlar, bayram gezmeleri, toplanılan şekerler, harçlıklar, komşumuz Münire teyzenin mendil arası çikolata ve bayram parasına bir an önce kavuşma telaşları. Annemin kulaklarımı okşayan sesi, varlığı sevgisi bayram sevinci. Ne de olsa sayesinde bu güzel saçlarım, elbisem, gülüşüm, gözümdeki ışık, kalbimdeki ritim, oyuncaklarım, boya kalemlerim. Umudun binbir rengi hala içimde. Yarım kalmasın hiç bir duygu. Özlediyseniz arayın, küsseniz barışın, seviyorsanız isöyleyin, inanın sonrasında erik ağacına çıkmışta, erik yerine limon topluyor olabilirsiniz. İşte bu bayram bir fırsat. Telefonu, bigisayarı bırakın, tabi mümkünse. Kanlı canlı sarılın birbirinize. Hatıralarınızı koyun sahneye, çıkın yola. Belki yarın hiç olmayacak. Kemal Sayarın dediği gibi: “Bir kucaklaşmayı e-posta ile gönderemeyiz. Gözyaşını facebook ile silemeyiz. Sevdiğimizin omzuna twitter ile yaslanamayız. Bize gerçek lazım. Elimizi uzattığımızda dokunan bir el, yüzümüzü döndüğümüzde sevgi ile süzen gözler lazım.” Sevgiyle, muhabbetle mutlu bayramlar.... ❤️ Işıl Işık
·
129 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.