Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

167 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı anlatmadan önce Batıni ne demek ona değinerek başlayayım. Batıni, zahiri olanın zıddı, gizli anlam, cümlede ima, yer yer ironi anlamına gelen bir kelimedir. Özellikle dini alanda kullanılmaktadır. Ayetlerin zahiri (görünür) anlamlarından ziyade gizli ve derinde olan anlamlarını baz alır. Alevilikte bu ilm-i ledun olarak geçmektedir. Tarihsel olarak batıni anlamları ismaili tarakatı ortaya çıkarmış olsa da hadis-i şerif olarak da daha öncesinde değinilen bir konu olduğunu belirtmek gerek. Örneğin hacca gitmek, islamın beş şartından biri olarak geçer. Ancak bu zahiri anlamdadır sadece. Fiziken gerçekleştirilen tavaf ibadetidir. Ancak batıni yorum bunu fiziki alandan alarak insanların kainat için Allah'a şükranlarını ilettiği bir ibadet olarak yorumlar. Yani anlamın ardındaki anlamdır. İsmaili tarikatının konuyla ilgili görüşünde ise müslüman ile mümin ayrımını da yine batıniliğe göre belirlediklerini görürüyoruz. İslamın beş şartını yerine getirenlerin müslüman, batıni olarak bunu yaşayanları mümin kabul etmektedirler. Bu da islam felsefesinin kaynağını oluşturur. Buradan asırlara yayılacak büyük bir felsefe (sufizm) doğmuştur. Gelelim bu bilgiler ışında kitabın içeriğine; Ömer Hayyam, Edip Harabi, Neyzen Tevfik ve Rıza Tevfik gibi dört önemli ozan ve şair üzerinden batıni edebiyat irdenlenmektedir. Bazı örnekler eşliğinde yapılan bu irdelemeye bir katkı da ben sunayım. Örneğin Ömer Hayyam'ın şu dörtlüğü yazılmış kitaba; Kim görmüş o cenneti, cehennemi? Kim gitmiş de getirmiş haberini? Kimselerin bilmediği bir dünya Özlenmeye, korkulmaya değer mi? Burada zahiri olarak bilinmezlik noktasında agnostik bir yorum var gibi gelir her okuyana ancak öyle değildir. Çünkü batıni felsefe bunu gerektirir :) Hayyam burada yaşamımızda yapmış olduğumuz iyilikleri, kötüden ve günahtan uzak durma çabalarını cennet-cehennem bazlı değil tamamen insani olarak yapmak gerektiğine atıfta bulunmaktadır. Zahiri algılarla dini yaşam süren insanlarda genellikle sevap puanı kazanmak gibi bir amel oluşmuştur. Esasen bu hiçbir anlam taşımayan bir tutumdur. Çünkü sevap olarak kategorize edilen eylem sevap olduğu için değil tamamen vicdani ve içten gelerek yapıldığı zaman gerek sıfatını kazanmış olur. Hayyam'ın bu dörtlüğünde derin anlamında işlediği konu tam olarak budur. Batıni edebiyat, tasavvuf ilmi ve halk edebiyatı arasında öyle kopmaz bağlar kurmuştur ki bu döngü insanı doğrudan islami bir yaşam formatı içine almaktadır zaten. Tabi bu yaşam şeklini sürdürmek için de verilen ikrardan (yemin) dönülmemesi gerekmektedir. Batıni edebiyatı ve tasavvuf ilmini şekillendiren ise Allah sevgisi, peygamber sevgisi, ehlibeyt sevgisi ve on iki imam sevgisidir. Batıni edebiyat iran coğrafyasında her ne kadar yazınsal bir geriplana sahip olsa da anadolu'da sözlü geriplana sahiptir. Son yüzyıl içerisinde yazınsal ürünler çıkarılmaya başlanmış ve bu akım kendini gösterme şansı bulmuştur.
Batıni Edebiyatın Dört Aykırı Şairi
Batıni Edebiyatın Dört Aykırı ŞairiZeynel Öztürk · Alter Yayıncılık · 201410 okunma
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.