Gönderi

288 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 27 days
Bu incelemede önce kitabın teknik kısımlarıyla ilgili fikirlerimi, sonrasında da kitabın bendeki sirayetini yazacağım. Yazar öyle sohbet eder gibi yazmış ki ben kitabı okurken Nihan Kaya’yı okumadım, dinledim sanki. Kitabı okumak öğlene varmadan bir kahveciye oturmuşum ve karşımda güler yüzlü, donanımlı bir kadın tok ama aynı zamanda yumuşak olan sesiyle içten bir şekilde bana çocuk psikolojisinden ve ebeveynlikten bahsediyor gibi hissettirdi. Kitapta Alice Miller’ın kitaplarından alıntılar sıkça karşımıza çıkıyor. Bunlar dışında da bahsedilen filmler ve kitaplar mevcut. Daha ayrıntılı okuma yapmak isteyenler için güzel bir çalışma olmuş, özellikle de kitabın en arkasında bulunan Kitap Önerileri kısmı çok güzel bir amaca hizmet ediyor diye düşünüyorum. Bazı noktalarda yazarın tekrara düştüğünü düşünsem de tekrarlamanın bu konseptte yararlı ve öğretici olabileceğini düşündüğüm için sorun etmedim. Nihan Hanım tatlı tatlı konuşur gibi yazarken aynı zamanda yaralı çocukları ve yaraları bir dava haline getirmiş ve bu dava için elinden geleni yapan bir kadın gibi görünme dengesini kurmayı nasıl başardı bilmiyorum, bu sebepten, tekrara düşmek vb. durumlara hiç takılmayarak 10 puan vermek istedim. Çünkü kitabın içindekiler bölümünün hemen ardından “Yeryüzünde kırgın bir çocuk kalmayana dek yazacağım.” yazıyor. Lütfen yazın Nihan Hanım, masmaalesef bizim böyle kaynaklara çok ihtiyacımız var… Kitabı okumam çok uzun sürdü. Sebebini belirttiğim kısım tam da kitabın bana etkisini anlatacağım kısım. Bu kitabı okumak bana çok zor geldi. Kendi çocukluğuma dönüp bakmak, annemin ve babamın çocukluklarına bakmak, kardeşimin yaşantısı, ebeveynlerimin ebeveynliğe, çocukluğa ve çocuklarına bakış açısı, benim ebeveynliğe, ebeveynlerime ve çocukluğa bakış açım… Bir noktada kaldırmak zor geldi. Kitap okuma isteğiyle dolduğumda elim bu kitaba gitmiyordu bazen. Hatta o yüzden araya başka kitap sıkıştırdım. Okurken “Bakamayacağınız Çocuğu Yapmayın” başlıklı krizlere dalıp çıktım, üzüldüm, sinirlendim, kaygılandım, bazı yerlerde mutlu oldum. Hız treni gibi bir şeydi bu kitap benim için. Bu alanda daha önce de okumalar yaptığım için ve bahsedilen Alice Miller kitaplarından birkaçını da önceden okumuş olduğum için mevzuya çok yabancı sayılmazdım fakat yine de beni ayrıca etkileyen birkaç bölüm oldu. O bölümlerin başlıklarını da yazmak istiyorum: Çocuğu Kurban Etmek, İçimizdeki Tanrıyı Kurban Etmektir. Sevgi, Kendini Sevdirme Projesi Midir? Affetmenin Şifa Verici Hiçbir Etkisi Yoktur. Anne-Baba Çocuğunu Kıskanmaz (mı?) Çocuğa Size “Lütfen” ve “Teşekkür Ederim” Demesini Öğretmek Neden İstismardır? ve son olarak “Doğmamış Çocuğa Mektup” kısmı vardı. Orada “Aa yeter ama ağlayıvericem şimdi” diyerek biraz gözyaşı döktüm. Son dönemde annelerden ebeveynlik adına çok şey beklendiğini fakat babalardan neredeyse hiçbir şey beklenmediğini fark ediyorum ve bu durum beni çok rahatsız ediyor çünkü bu algı anneyle de babayla da kurulacak sağlıksız iletişimin temeli. En azından ben böyle düşünüyorum. İncelememi okuyan bir baba veya baba adayı var ise merhaba beyefendi size sesleniyorum, özellikle sizi darlıyorum bu kitabı okumanız için. Sevgiler.
İyi Aile Yoktur
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186.1k okunma
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.