Gönderi

320 syf.
·
Not rated
Epey zamandır irade eğitimi, zaman yönetimi, odaklanma sorunları gibi konulara kafa yoruyorum ve bu konularda ulaşabildiğim kaynakları okumaya, yapılan konuşmaları dinlemeye gayret ediyorum. Yaşadığım günleri hayatımın bir numunesi gibi gördüğümden her günü anlamlı, gayretli, hedeflerim doğrultusunda geçirmek gibi bir niyetim var fakat (doğal olarak) zamanımı yönetmek, irademi eğitmek ve yaptıklarıma odaklanmak noktalarında çok fazla sorun yaşıyorum. Bu sorunların çözümünü şimdiye dek hep ferdi çabalarımda aradım. Elbette ferdi çabalar çok önemli fakat "Çalınan Dikkat" kitabı bu konulardaki sorunların tespitinde ve çözümünde farklı bakış açıları kazanmamda etkili oldu. Bazen günlerim koca bir oyalanmadan ibaret gibi. Böyle günlerde ne hedeflerimi gerçekleştirmek ne derinlikli düşünmek ne de kalkıp ibadet etmek için bir güç bulabiliyorum kendimde. İnsan makine değil, günleri bir performans gösterme kaygısıyla yaşamayı ve sürekli üretmeyi beklemiyorum kendimden. Beklediğim tam olarak daha odaklı, daha ihlaslı, daha etkili anlar oluşturabilmek. Daha berrak bir zihin belki, sosyal medyayla daha az meşgul olmak ve değerlerim doğrultusunda yaşayabilmek... Beklentilerim için çok fazla reçete denedim. Birçoğu kalıcı etkiler de oluşturdu. Kendi adıma "Onlar ki boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler." ayeti odağımı belirlememde son derece yol gösterici fakat yaşadığımız zaman dilimi ve kendimizi çevrelediğimiz insanlar ve gündemleri, kullandığımız teknolojik aletler bu odağın sürdürülebilir olmasını çok etkiliyor. Kitapta dikkat dağınıklığı ile ilgili nedenler on bir başlık altında değerlendirilmiş. Hızın artışı, akış halinin ketlenmesi, fiziksel ve zihinsel bitkinliğin artması, uzun süreli okumanın kaybolması, zihin gezinmesinin aksaması, bizi takip edip yönlendiren teknolojilerin artışı, bireysel değişimlerin neden yeterli olmadığı, stres artışı, beslenme düzeninin bozulması ve kirliliğin artışı, dehb'nin artışı, çocukların maruz kaldığı fiziksel ve psikolojik kapatılma başlıkları altında dikkatimizin nasıl çalındığını, dağıtıldığını anlatıyor Johann Hari. Bu sebepleri anlatırken uzman görüşlerine, bilimsel araştırmalara, kendi soru işaretlerinin peşinden gidip uzun tartışmalara yer vermesi dikkat sorunları konusunda nasıl aşamalardan geçtiğimizi açıkça ortaya koyuyor. Bilhassa DEHB'nin artışı ve buna verdiğimiz yanıt başlığındaki tartışmalarda; psikiyatristlerin temelde ilaç yazan birileri olarak algılanmaması (ya da iş görmemesi) gerekliliğine dikkat çekmesi, DEHB'nin sanılanın aksine genetik faktörlerden çok çevresel faktörlerin etkisiyle oluştuğunu ortaya koyan çalışmalara yer vermesi dikkatimi çekti. Dikkatimi çekme sebebi şu: genetiğimizin bizi etkilediğini inkar edemem fakat insanın düşünme, eyleme biçimlerini radikal bir şekilde değiştirebileceğini bize gösteren bir zamana tanıklık ettik. Asr-ı Saadete. O devirde insanların bağımlılıklarını, eski inançlarını, eski düşünme ve yaşama biçimlerini, alışkanlıklarını inançları ve değerleri doğrultusunda değiştirebildiklerini görüyoruz. O devirde mümkün olanın gerek ferdi gerek toplumsal çabayla şimdi de mümkün oluşuna inanıyorum. Erişkin DEHB'si kitapta tartışılmamış fakat bilhassa çocuklarda çevrenin, hayat koşullarının değiştirilmesiyle görülen DEHB oranlarındaki düşüş ve ritalin gibi ağır uyarıcılara başvurulmasına gerek kalmama ihtimali beni değişim imkanı üzerinde ayrıca düşünmeye sevk etti. Yazar, on bir sebep üzerine eğilirken her biri için çözüm önerileri sunuyor ve bu çözüm önerilerine hükümetleri zorlamamız gerektiğini vurguluyor. Son olarak Dikkat İsyanı başlığında konuyla ilgili toparlamalar yapıyor ve kendi dikkat becerisini iyileştirmek için hayatında yaptığı altı büyük değişikliğe yer veriyor. Birkaçı kitabı bitirdiğimde benim de dikkat becerimi iyileştirmek için yapmaya niyetlendiğim değişiklikler arasında. Yine de bir yandan kitap sayesinde şunun farkındayım: dikkatimizin çalınması gibi toplumsal nedenlerin doğurduğu krizlere bireysel çözümler aramak hiçbir zaman tam anlamıyla yeterli olmayacak. Fakat bir erişkin olarak biliyorum ki dikkatimin bu kadar kolay çalınabilir olmasında suç bende değilse de sorumluluk bende. İşin bana düşen kısmını üstlenmekle mesulüm. İlave olarak, gözetim kapitalizminin yasaklanabilir olduğunu, sosyal medyanın hedeflerimizi gerçekleştirmemize yarayacak şekilde geliştirilebilir olduğunu, zaaf olduğunu bile bilmediğimiz zaaflarımızdan istifade ederek sürekli bir ekonomik büyüme hedefleyen şirketlerin daha insani bir düzene zorlanabileceğini öğrettiği, hatırlattığı için ve yer verdiği tartışmalarla şirketler hukukuna bakışımı değiştirdiği için kitabı okuduğuma değdini söyleyebilirim. Son olarak şunu eklemek istiyorum, kitapta sıklıkla dikkatin bir ışık olduğundan bahsediliyor. İlk katmanı dikkatin bir spot ışığı olması. Bu spot ışığı sayesinde dar bir odakla gündelik, anında, dolaysız eylemlere odaklanabildiğimizi anlatıyor. Mutfağı toplamak, kitaptaki son bölümü okumak gibi yakın vadeli eylemleri gerçekleştirebilmemiz için gereken ışık. İkinci katmanı, dikkatin bir yıldız ışığı olması. Daha uzun vadeli hedefler için kullandığımız odaklanma biçimi. Yani kendimizi kaybolmuş hissettiğimizde, yıldızlara bakıp yolumuzu bulmamızı sağlayacak nitelikteki eylemlere odaklanmamız için gereken dikkat biçimi. Üçüncü katmanı ise gün ışığı. Uzun vadeli hedeflerimizin neler olduğunu bilmemizi sağlayan odaklanma biçimi. Dikkatimiz gün ışığını kaybedecek kadar dağıldığında kim olduğumuzu, ne yapmak istediğimizi, nereye gitmek istediğimizi bile anlayamayabiliyoruz. İnsanın kısa hayat hikayesi içinde bazen durup nerden buraya geldiğini, burdan nereye gideceğini düşünmesi yani dikkatini gün ışığını kaybedecek kadar dağıtmaması ve günlerini spot ışığının dar görüş açısı içinde geçirmemesi önem arz ediyor.
Çalınan Dikkat
Çalınan DikkatJohann Hari · Metis Yayınları · 01,542 okunma
·
63 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.