Gönderi

115 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
“Hayat kitapla güzel.” [s. 64] Böyle güzel bir alıntıyla başlamışken yazarı biraz tanımakta fayda var.
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
, 1945’te Erzincan’da doğmuştur. Okumayı beş ya da altı yaşlarındayken okula giden ablalarının kitaplarından öğrenmiş, böylelikle henüz okula başlamadan ikinci, üçüncü sınıf öğrencisi kadar bir bilgi birikimine sahip olmuştur. Kısaca okul ve iş hayatını ele alacak olursak da, Erzincan Lisesi’ni ve Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir. Tunceli ve İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra da Dergâh Yayınlarında idareci olarak çalışmaya başlamıştır. “Ben o zamanlar on altı yaşındaydım, lise birde. İnce uzun bir oğlan. Saçlarım kirpi gibi…” [s. 7] böyle başlıyor
Uzun Hikâye
Uzun Hikâye
. Böyle başlıyor iki kapak arasına sıkıştırılmış koskoca bir hikaye. Bir an kitaba bakıp adıyla bağdaştırmaya çalışıyorsunuz. 115 sayfalık bir kitapta nasıl uzun bir hikayeyi okuyabiliriz ki? Ben kitabı elime aldığımda aklımdan geçen bunlardı. Şu kadarını söyleyebilirim ki bir solukta koskoca bir yaşam öyküsü okudum. Kısa sürede… İlk defa lise yıllarında Mustafa Kutlu ile tanıştım. Okuduğum okulda herkesin elinde yazarın kitaplarını görüyordum. Yeni mi popüler olmuştu yoksa bizimkiler mi yeni keşfetmişti o konuda pek bilgim yok. Herkeste görünce doğal olarak bende de okuma isteği oluştu. Kütüphaneden bir tane kitabını aldım. Şu an hangi kitap olduğunu hatırlamıyorum bile. Hasta halimle okuyunca bir şey anlamadım haliyle de sevmedim. İşte o gün
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
defterini kapattım. Bir daha okumamak üzere. Ama birkaç yıl sonra bazı arkadaşlarımın vesilesiyle bir şans daha verdim. İyi ki de vermişim.
Uzun Hikâye
Uzun Hikâye
, ilk olarak 2000 yılında yayımlanmış. 1940 yıllarında bir Bulgar göçmeni ailenin başından geçenleri anlatıyor. Daha önce hiç yerleşik düzene geçmeyen daha doğrusu geçemeyen bir ailenin yaşadığı zorlukları ele alıyor. Kitapta en çok dikkatimi çeken adalet kavramı oldu. Üzerinde o kadar çok durulmuştu ki. Sürekli olarak vurgulayıp savunuluyordu bu kavram. Takdire şayan. Kahramanımız Ali aşık olduğu Münire’yi kaçırarak çekirdek ailesinin kaderini yazmaya başlıyor. Plansız programsız bir trene atlayıp kendilerine uygun bir yer bulana kadar yolculuğa devam ediyorlar. Asıl beni etkileyen kısım bundan sonrası. Ama spoiler vermemek için açıklamayacağım. Bir ailenin baştan sona hüzünlü bir hikayesini okuyoruz. Bazen seviniyor, bazen hüzünleniyoruz. Ve eserden çıkarılacak mükemmel ana fikirler var. En sevdiğim yanı da bu oldu. Eğer benim gibi yazarla yıldızınız barışmamışsa, bazı talihsizlikler sonucu uzaklaşmışsanız bu eserle bir şans daha vermenizi öneririm. Ondan sonra mutlaka bana hak vereceksiniz.
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336,7bin okunma
·
977 görüntüleme
Nazan okurunun profil resmi
Akıcı ve hüzünlü bir romandı🥲. Filmi de var izlemek isterseniz
Mutlu okurunun profil resmi
Cesaretimi toplarsam mutlaka izleyeceğim. Genelde hüzünlü şeyler izleyemiyorum. 🥹
1 sonraki yanıtı göster
SMRTUTKUN okurunun profil resmi
Filmi de iyidir, izlenebilir.
Mutlu okurunun profil resmi
Mutlaka 👍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.