Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

William Shakespeare: üzerine bir inceleme.
Shakespeare, dünyanın çoğu tarafından tüm dramatistlerin en iyisi olarak tanınır. Karmaşık anlamlar, geniş kelime hazinesi ve eserlerinde yer alan güçlü imgeler, shakespeare’in yeteneklerini olağanüstü şekilde anlatmasına olanak verir. Shakespeare, eserlerinde çok zengin bir dil kullanmıştır. Eserlerinde felsefe metinlerinden izlerine rastlanan sözler etmiştir. Tarihin gördüğü en büyük söz cambazıydı. Sıklıkla ingiltere’nin ulusal şairi ve avon’un ozano olarak anılır. “Blank verse” tarzını eserlerine mükemmel yansıtmış, hamlet ve varoluş sorunsalına farklı bir açıdan bakmıştır. Bir ingiliz’in iftihar edeceği başlıca insandır. O muhteşem bir şair, kelime sihirbazı, sadece dil ile insan bünyesinde müziğin yarattığı duygusal etkiyi kelimelerle yaratabilen inanılmaz bir adamdı. James joyce - ulysses’de, shakespeare için; “tanrı’dan sonra en büyük yaratıcı shakespeare’dir”der. Ben johnson, shakespeare’i bir çağın değil, bütün zamanların adamı olarak nitelendirmiştir. Shakespeare, tüm eserlerini “iambic pentameter” ile yazmaya özen göstermiştir. İtalyan kökenli bir tür olan sone’yi, dize sayısı itibariyle ufak çapta değişiklikler yaparak kendisine ve dolayısıyla ingiliz edebiyatına mal edip adına da “shakespearan sonnet” denmesine sebep olmuştur. Shakespeare’in edebi üslubu için; müstehcen ve zeki söz oyunlarıyla örülü zengin bir şiirsellik diyebiliriz. Sone’lerle gönlünün kilidini açtığı, iç dünyasını yansıttığı söylenir. İnsanın içinde var olan büyük sevgiler, aşk detayları ve cinsel arzulara da sone’lerinde yer verir. Shakespeare, entelektüel veya devrimci değildi. Risk almayı ve toplum yapısını değiştirmeyi düşünmedi. İnsanları olduğu gibi kabul edip değişik insan figürlerini inceledi. Hatta bu durum bazı çevrelerce tepkiye sebep oldu. Deneme yanılma yoluyla çalışır, işini yaparak öğrenirdi. Çok çalışkan ve akılcıydı. Bütün dünya bir sahnedir diyen shakespeare yeryüzünü baştan başa sahne olarak görmüş ve kendi sahnesine bütün yeryüzünü sokmaya çalışmıştır. Yaşantılarının birçoğu trajedilerinde ki, komedilerinde ki ve şiirlerinde ki kişilerin sözleriyle dile getirmiştir. Shakespeare’in iç dünyası, sone’lerindedir. Bu özlü şiirde, dramatik ses değil, lirik ses egemendir. Çoğu, derin duyguları, güçlü heyecanları, acıları ve sevinçleri anlatır. Babasının ölümü ve kendi yandaşlarından bir kont’un ayaklanmaya karışıp hapse girmesinden sonra, trajedilerinin ağırlık kazandığı söylenir. Daha aşırbaşlı, daha kederli yazdığı “hamlet” oyununda bir rivayete göre tek oğlu olan hamlet’in onbir yaşında ölmesinden dolayı kedere bürünerek yazmıştır. Küçüklükten itibaren latinceye olan merakı ve eski yunan ve roma eserlerinin ilgisini çekmesi nedeniyle rönesans’ın ingiltere’de yayılmasına büyük katkısı vardır. Aynı zamanda ingiliz diline kattığı bin’den fazla kelime vardır. Shakespeare, günümüz ingiliz ortografisinin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır. Shakespeare, birçok insandan etkilendi ama onu en çok etkileyen “christopher marlowe”dur hiç şüphesiz. Derler ki; I.elizabeth izleyicileri arasındaymış, shakespeare’de oyunlarında kraliçe’yi iğnelermiş, elizabeth’de bunu hoşgörü ile karşılarmış. Mina urgan’ın değimiyle; “hayatı hakkında doğru olarak yazabileceğimiz şeylerin bir sayfayı geçmediğini”söyler. Shakespeare için günümüzde bile devam eden bazı tartışmalar vardır. Shakespeare için pek bir eğitim almamış birinin böyle başarılı eser yazamayacağını savunan önemli insanlar vardır ve bunlara örnek olarak; coleridge, henry james, charles dickens, james joyce ve sör john gieldgud gibi… wordsworth kendisi için şu sözleri de söylemiştir; “bu anahtarlar(sone’ler) ile gönlümün kilidini açmıştır. Oyunları ise insanı içinden çıkamayacağı duygulara kaptırır. Bir ömre böyle eserler daha nasıl sığdırılır diye düşünmeden edemiyor insan. Shakespeare’in iki arkadaşı ve aktör dostu john heminges ve henry condell onun ölümünden sonra eserlerini bir araya toplamışlardır. Ve shakespeare için şu sözleri sarfetmişlerdir; “onun zekasının yarattıklarını kaybetmek ne kadar kötüyse, gizlemek te o kadar kötü olurdu. İşte bu nedenle onu okuyun, tekrar tekrar okuyun, eğer hoşunuza gitmezse bu, onu anlamadığınızı gösteren acı bir işeret olacaktır.” der. Bu sözlere karşılık olarak yazar aleksandr abromoviç, “anikst” kitabının sonunda şöyle der; “ heminges ve condell boşuna telaşlanıyordu. Shakespeare’i bütün dünya anladı ve pek çok nesil onu en büyük dram şair’i olarak görmeye devam ediyor.” Ölümünden sonra “ben johnson” ve arkadaşları shakespeare’in eserlerine sahip çıkarlar. Ve shakespeare anısına ben johnson’dan övgü dolu bir şiir yazmasını isterler. Ben johnson şiiri yazar ve kendi kendine şunları söyler; “blind, blind, a god walked amongst us, and we know it not. der yani; “kör, kör, aramızda bir tanrı dolaştı ve biz bunu bilmiyorduk.” der. Abraham Lincoln, shakespeare hayranıydı. Öyle ki cumhuriyet partisinin ilk toplantısında venedik taciri oyununda ki shylock’un dava sahnesinde ki tiradını kürsüden okumuştur. Shakespeare’in ölümünden neredeyse yüzyıl sonra(1709 yıllarında) nicholas rowe, shakespeare’in eserlerine “strüktürel” bir düzen getirmeye niyet ediyor. Rowe, eserleri sahnelere ve perdelere ayırmış, sahne yönlendirmeleri eklemişti. Böylelikle eserin daha “nizamlı” olacağını düşünmüştür. Ne tuhaftır ki; rowe’un yaptığı daha pratik bulunmuş ki, yaptığı değişiklikler günümüze kadar devam etmekte, eserlerini halen perdelere bölünmüş şekilde okumaktayız. Mezarında şu dokunaklı sözler yazar. “İsa aşkına güzel arkadaşım. Burada yatanın toprağına dokunmaktan sakın, her kim korursa, kutsansın. kemikleri yerinden oynatan ise lanete uğrasın.” “Cehalletten başka karanlık yoktur.”
·
1 artı 1'leme
·
371 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.