" Bir insanı yargılamadan önce gökte üç ay eskiyinceye dek onun makosenleriyle yürü. " der, bir Kızıldereli atasözü.
Okuduğum bir eser de, Profesör öğrencilerine sınav sorusu olarak bir karıncanın çevresindeki hayvanları nasıl ayırabileceğini düşünmelerini ister. Öğrenciler karınca gibi düşünür ve hayvanlar alemini iki sınıfa indirger.
Sonuç:
1- Aslan, kaplan, yılan gibi karıncaya dokunmayan hayvanlar şefkatli ve iyi huylu.
2- Tavuk, ördek, kaz gibi karıncaya zarar veren hayvanlar kötü ve yırtıcı.
Bana göre de, karıncayı karıncanın açısından anlayabilmek; Kafka'yı Kafka açısından anlayabilmektir, empatik anlayış.
Franz Kafka'yı anlayabilmek adına, onun gibi düşünmek ve olayları onun bakış açısıyla irdelemek gerek! Genellikle okurlar Kafka'nın eserlerini karamsar ve boğucu olarak yaftalar. Peki, hiç sorduk mu! Neden, Kafka'nın eserleri karamsarlık içermekte! Etkin olduğu dönemde eserlerine yansıttığı gibi gerçekten karamsar bir ruh halinde miydi, yoksa bilinenin aksine farklı bir ruh halindeydi de, sadece eserlerinde mi, karamsar bir tavır sergiledi.
Tahayyül edin ki, yaşadığınız toplum tarafından kabul görmüyor ve dışlanmaktasınız. Bu soruna bir de ailevi sorunlar eklenince, ruhunuzda derin çatlaklar oluşmaz mı? Her ne kadar sarsılmaz derin bir inanca sahip olsanız da...
Kafka' yı ilk defa " Dönüşüm" adlı eserle tanımış ve yazım dilinden çok etkilenmiştim. Devamında " Baba'ya Mektup " adlı eserini okurken yazdıkları karşısında dehşete kapılmış olsam da, ben olsaydım nasıl davranırdım demekten de kendimi alamamıştım. " Milena'ya Mektuplar " adlı eserle, artık Kafka'nın müptelası olmuştum bile! O mektuplar ki, tek taraflı olsa da Kafka'yı yansıtmakta.
Ceza Kolonisinde, Alıntılar 1 isimli eserde tamamen farklı bir Kafka var, okurun karşısında. Kitaplarda yer alan anlatılar ve Kitaplarda yer almayan ayrı olarak yayımlanmış anlatılar adı altında kimisi kısa, kimisi de uzun hikâyeler yer almakta. O hikâyeler ki, bir insanın duygusal bağlamda yaşadığı bütün değişimleri kapsamakta. " Şosede çocuklar " adlı hikâyeyi okurken, Kafka ile birlikte kırlarda koşup, çimlere uzandım. " Ceza kolonisinde " adlı hikâyeyi okurken bir insan başka bir insana daha ne kadar sadistçe acı çektirmekten zevk alabilir derken, hayıflandım durdum. Hangi birini anlatayım. Bütün hikâyeler derin bir anlam ve mânâ taşımakta.
Soran, sorgulayan ve sorgulatan Kafka. Kurguladığı insanların dilinden varlığını sorgulayan ve sorguladığı hususları yine kendi öznel fikirleriyle açıklığa kavuşturan yani aforizmalarla ortaya seren Kafka. Bu eserle Kafka'ya olan bağlılığım daha da kuvvetlendi. Hissettiklerimi hissedebilmeniz adına, Kafka'nın eserlerini okumanızı tavsiye ederim.