Bilgi, bilene zarar getirirse, ne müthiş şeydir!
Yunan mitolojisinin şüphesiz en akılda kalan, en acıklı ve trajik olaylarından biri de Oidipus’un başına gelenlerdir.
Sophokles neredeyse yirmi beş asır önce en gerçekçi ve en düzenli tiyatro eserlerini ortaya çıkarmıştır.
Bundan önce okuduğum Elektra ( #202886939 ) gibi, tek bir kahramanı odak noktasına alarak ilerler. Böylece daha derli toplu ve sürükleyici bir tiyatro okuruz.
Oidipus, henüz doğmadan Apollon tarafından lanetlenmiştir. Babasını öldürecek ve annesiyle evlenecektir. Bunu önceden öğrenen anne ve baba onu doğar doğmaz öldürmesi için götürülmesini emreder. Ama bu bebeğe kıyamazlar ve bir mağaraya bırakıp giderler. Dağda gezen bir çoban ise onu bulur. Kader bu ya, bu bebek her şeyden bir haber yaşar, büyür ve gün gelir bütün olacaklar başına gelir.. Tüm detayları yazmak istemiyorum, okumayanlar için merak uyandırabilsin diye.
Oidipus’un anne karnındayken kaderinin yazılmış olması, yaşanılacaklardan habersiz olması ve çok iyi bir yüreğe sahip olması bize onun suçlu mu suçsuz mu olduğunu düşündürüyor. ‘Kadercilik’ ile ilgili görüşlerin çatıştığı bir eser.
Aklıma üşüşen bazı düşünceler şunlar:
-Oidipus bunları kendi seçmedi, bilmeden başına bir çok şey geldi.
-Kaderciliğe inanıp onu kör kuyulara atan anne ve babası bunlara inanmayıp onu gerçek sevgi ile büyütse acaba bunlar olur muydu?
-Yine de olabilirdi; bu kez doğar doğmaz öldürmedikleri için pişman olacaklardı.
-Ama ölsün diye göndermelerine rağmen, kader ona ölüm göstermedi ve inadına yaşadı.
Oidipus bilmeseydi bunları, mutlu ve ışıltılı bir hayatı, krallığı olacaktı. Ancak öğrendi ve hayat ona zindan oldu. Bazı durumlar için şey derler, cahillik mutluluktur :) Ve incelememin başlığı, eserde bu durum için konuşulan bir sayfadan alıntıdır. #204523816
Sözün özü, ‘bence’ eserde diyor ki: herkes kendi kaderini mutlaka yaşar. İnsanoğlunun engelleyemeyeceği bazı şeyler de vardır.
Tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar.