Reşat Nuri Güntekin'in en sevdiğim iki romanı Çalıkuşu ve Acımak. Miskinler Tekkesi'ni geçen yıl severek okudum ve Damga'da olayların anlatılış tarzı bana biraz Miskinler Tekkesi'ni hatırlattı. Kısa kısa olaylar art arda akarken, yazar senelerin geçişini, olayların akışından çok zamanın kaybolup gidişini ve nihayetinde karakterlerin pişmanlıklarını, üzüntülerini, bu hislerin kalıcılığını ve yapılan yanlış seçimleri, yanlış kabullenilmiş değerleri anlatıyor, herşey zeval bulurken karakterlerimiz ya yeni yüzleşmelerle doğruları buluyor ama artık çok geç kalmış oluyor, ya da doğru seçimler yapmayı nihayet başarsalar da yüklü bir geçmişin ağırlığının altında ezildiklerini görüyoruz. Karakterler muhakkak pişman oluyorlar: ya affetmekte, ya kavramakta ve anlamakta, ya doğruyu görmekte, muhakkak bir konuda pişmanlar. Damga'da da aynı şey söz konusu: romanın son cümlesi oldukça kısa ama baş karakterimiz İffet'in başına gelen şeyi ne de güzel özetliyor. İffet'in eğlenceli çocukluğundan ilk gençlik dönemlerine, ekonomik durumu yerinde bir delikanlı olarak sonra hayatının en büyük ve etkileri bütün hayatına yayılacak seçimini yapan, kitabın son sayfasına dek tanığı olduğumuz küçük ama inançlı, kendisi lekeli görse de yine de güzelliklerle dolu masum hayatının hızlı bir dökümü gibi romanı okurken, İffet'i sevmeden edemiyoruz, aynen kitabın sarı yaprakları ve eski dili gibi, eski bir basım olmasının da etkisiyle belki. İffet geride kalmış ve çok daha incelikli değerlerle yaşayan insanların bir hatırası gibi bir yandan. Kitapta İffet hayatını mahveden ve bir damgayla yaşamaya mahkûm eden olayın zilletini yaşarken karşısına çıkan insanlardan bazılarının kendi damgalarına rağmen hayattan keyf alabildiğini ve hiç birşeyi umursamadığını da görüyor. Bu olaylar kitapta birbirini etkileyen, ana konuyu geliştiren olaylar değiller, bu anlamda eserden çıkarılsalar acaba birşey fark eder mi bilmiyorum. Aynı şeyi Miskinler Tekkesi için de söyleyebiliriz. Olaylar değil, ama duygunun, esas duygunun veya duyguların sürekliliği anlamında ise bir bütünlük hissi kesinlikle var ve bu anlamda Reşat Nuri Güntekin bu eserinde de bu bütünlük hissini verebiliyor.
Ben İffet'i çok sevdim. Kitabı herkese öneririm.