" Dünya iyice çirkinleşmiş ve çıldırmıştı.."
1940' lı yıllar...
2. Dünya Savaşı sırasında, Hitler'in yok etmeyi kafaya koyduğu
Londra'da, kadınların hayatlarını, kaygılarını, düşüncelerini ve hayata tutunmalarını öyle güzel yansıtmış ki yazar okurken kâh tebessüm ettim kâh gözlerim doldu..
Kısaca konudan bahsedecek olursam;
Emmeline'nin hayali bir savaş muhabiri olmaktır ve bir gün dergide bir ilan görür fakat yanlış anlaşılmalar sonucu magazinsel bir kadın dergisinde tavsiye köşesinin huysuz kalemi Bayan Bird'e asistan olarak işe başlar.
Henrietta Bird'e gelen mektupları daktilo etmektir görevi..
Ama bu huysuz kalemin katı kuralları vardır.. İlişkiler konusunda ve daha birçok konuda asla yardım etmek istemez. Bu tarzda yazılan, yardım istenilen mektuplar direkt çöpe gider.
Bu mektupları okurken direkt aklıma Güzin abla geldi ve tebessüm ederek okudum.
Fakat dediğim gibi Henrietta Bird hiçbir mektubu beğenmiyor cevap dahi vermiyor. Ee madem ilgilenmeyeceksin ne diye böyle bir işe kalkıştın dedim ve sinir olduğum bir karakterdi kendileri
Benim yufka yürekli canım Emmeline'nin ise bu olay hiç hoşuna gitmez ve savaşın yaralarını sarmakta zorlanan kadınlara daha fazla kayıtsız kalamaz ve nasıl bir çare bulur, başına neler gelir hepsi kitapta..
Savaşın en acı tarafını yaşayan Emmeline'nin arkadaşı Bunty var bir de.. Aslında kitap bu ikili arasında geçen dostluğa da vurgu yapıyor.
Savaşın en ağır şartlarında o insanların yaşadığı zorlukları okumak, bu iki dostun başına gelen olayları okumak değişik bir histi..
Yormayan bir dili var. Savaş dönemiyle ilgili eser okumayı seviyorsanız tavsiyemdir..