Kim bilir kim çekmişti bu umutsuzluğun fotoğrafını
YAZAR HAKKINDA
1914 yılında Çinhindi'nde doğan Marguerite Duras , gençliğini geçirdiği bu ülkenin atmosferinden ve olaylarından derinden etkilendi. 18 yaşında Paris'e geldi; hukuk, matematik ve siyaset bilimi okudu. Komünist partiye katıldı. İlk romanı Les Impudents'ı 1943 yılında yayımladı.
Özyaşamöyküsel bir roman olan Sevgili ile 1984'te Fransa'da Goncourt Ödülü'nü aldı. Çok sayıda roman dışında, birçok senaryoya da imza attı. Bütün eserlerinde edebiyatı sorguladı. 1960 Cannes Film Festivalinde gösterilen Hiroşima Sevgilim, Marguerite Duras 'ı ününün doruğuna çıkardı. Marguerite Duras 1996 yılının Mart ayında 82 yaşında öldü.
İNCELEME
Yazarla ilk tanışma kitabım oldu. Yazarın dilini çok beğendim. Her yönden kelimeleri hissettirmesi hiç bir araya gelip düşünemeyeceğiniz yerden çıkartıyor kelimeleri. Yeri geliyor şiirsel edebiyat okuduğunuzu o kelimelerin güzelliğini sanatını hissediyorsunuz.
Bazı anılar olur insanın hafızalarına kazınmış olan kimseye anlatmadığı fotoğrafı bile olmayan bir anı...
Bazı insanlar girer hayatımıza birden hafızamızda fotoğrafı kalan anılar...
Yazarın bu kitabı da anılar etrafından dolaştırıyor bizi odak noktasındaki anıya gelmeden sırasız bir ileri bir geri götürerek itirafa dayalı anlatımıyla yapıyor bunu.
Kitap 1920'lerde Fransız egemenliği altındaki Vietnam'da geçen 15 yaşındaki yoksul beyaz bir kız ile Çinli zengin bir iş adamının bir vapur yolcuğu sırasında tanışması ve aralarındaki yasadışı ilişkiyi konu alıyor.
Kitapta karakterler birbirlerine isimleriyle hitap etmeyişi ile yazar yaşadığı toplumun birbirlerininden bahsetme şeklini ya da birbirlerini görme biçiminin altını çizmek için yapıyor sanırım.
Kitapta sadece aşk yok geçmişin acılı yüzü de mevcut. Bunun etkisi ile yapıyor belki de büyük kardeşine başkaldırı olarak yapıyordu bu ilk deneyimi belki de. Yazar kendinden yaşlandım diye bahsediyor. Yaşadıklarından ötürü olduğunu söylüyor. Yazarın hayatında iz bırakmış olduğu bir iz gibi yüzündeki yaşlılık çizgisine atfediyor. Belki de özgürce yaşadığı için... İlişkide sevgilisi onun kendisi olmasına izin veriyor. Belki de yazarın kendi olmaya başladığı saf bir varoluşu simgeliyor burada anlatılan ana konu. Yazar bu süreci deniz imgesiyle yapıyor. İlk tanışma ve son görüş kısmıyla...
Yazar bu kitabında gerçek acı ya da yıkım yoksa gerçek duygu ve mutluluğun var olamadığını gösteriyor.
Acılar, yıkımlardır bizi varoluşumuza dönüştüren...
ALINTILAR
"Bazı bazı görüyorum: her şeyi birbirine karıştırıp boşluk ve hiçliğe gitmek olmadıktan sonra, yazmak hiçbir şey değil. Her şey, her seferinde, nitelenmez özüyle tek bir şeyde karıştırılmadıktan sonra, yazmak reklamdan başka bir şey değil." 17/2
"Aldanabilirdim, güzel kadınlar gibi, bakılan kadınlar gibi güzel olduğumu sanabilirdim."
24
" Eşiğinde sessizlik başlayan yerdir o.
Sessizliktir burada olup biten, yaşamım boyunca süren bu ağır gelişmedir. Hala orada, bu büyülenmiş çocuklar önündeyim, gizlem de hep aynı uzaklıkta. Yazdığımı sandım, ama hiç yazmadım, sevdiğimi sandım, ama hiç sevmedim, kapalı bir kapı önünde beklemekten başka bir şey yapmadım hiçbir zaman." 31
"Yaşamı yaşamak zorunda bulunmanın temel utancı içinde bir aradayız." 54
"Söyleneni duymayan insanların şu benzersiz dikkati var onda." 92