Gönderi

346 syf.
10/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Genler Sadece Bir Parça: Meme Makinesi İle Daha Büyük Resmi Görün
Susan Blackmore'un yazdığı "Meme Makinesi", "mem" kavramını ve bunların insan kültürü ve evrimindeki rolünü araştıran bir kitap. Blackmore'a göre memler, tıpkı genlerin üreme yoluyla aktarılması gibi, kişiden kişiye taklit yoluyla aktarılan fikirler, davranışlar veya kültürel birimlerdir. Kitaptaki ana fikirlerden biri, memlerin genler gibi bir seçilim ve replikasyon sürecinden geçtiği ve bu sürecin kültürel evrimi yönlendirdiğidir. Bu, taklit edilme ve yayılma olasılığı daha yüksek olan başarılı memlerin bir sonraki nesle aktarılacağı, başarısız memlerin ise yok olacağı anlamına gelir. Bu süreç biyolojideki doğal seçilime benzer, ancak genler yerine kültürel birimler üzerinde çalışır. Yazar, taklit kavramını kültürel evrimin temel itici gücü olarak araştırıyor. Taklit, bu bağlamda, bireylerin kendi sosyal gruplarındaki diğerlerinin davranışlarını, eylemlerini ve fikirlerini kopyalama veya yeniden üretme yeteneğini ifade eder. Blackmore, taklitin benzersiz bir insan özelliği olduğunu ve bizi diğer hayvanlardan ayırdığını öne sürüyor. Diğer hayvanlar deneme yanılma yoluyla veya gözlem gibi basit sosyal öğrenme biçimleri yoluyla öğrenebilirken, insanlar taklit yoluyla karmaşık davranışları ve fikirleri çoğaltma yeteneğine sahiptir. Bu yetenek, birbirimizden öğrenmemize ve bilgi ve becerileri bir nesilden diğerine aktarmamıza olanak tanır. Blackmore ayrıca taklitin, tehlikeli hurafeler veya zararlı kültürel uygulamalar gibi zararlı memlerin iletilmesine yol açabileceğini de not eder. Bununla birlikte, kültürel yenilik ve bilgi aktarımı açısından taklitin faydalarının potansiyel dezavantajlardan daha ağır bastığını savunuyor. Blackmore'un taklit görüşü, insanların taklit için güçlü bir doğuştan gelen kapasiteye sahip olduğunu öne süren, psikoloji ve nörobilim alanlarında giderek artan sayıda araştırma tarafından desteklenmektedir. Örneğin araştırmalar, daha birkaç aylık bebeklerin basit yüz ifadelerini ve jestlerini taklit edebildiklerini göstermiştir; bu da taklitin insan gelişiminin doğuştan gelen ve temel bir parçası olduğunu düşündürür. Kitabın en ilginç bölümlerinden biri, dilin kökenlerini ve evrimini araştıran bölümdür. Bu bölümde Blackmore, dilin bir mem örgüsü, insanlara özgü karmaşık bir iletişim sistemi oluşturmak için birlikte evrimleşmiş bir grup ilgili mem olduğunu savunuyor. Blackmore, dilin insan kültürü ve evriminin çok önemli bir parçası olduğunu ve bilişsel yeteneklerimizi ve sosyal organizasyonumuzu şekillendirmede kilit bir rol oynadığını öne sürüyor. Dilin, araçlar, sanat ve din gibi diğer kültürel memlerin gelişimini yönlendiren aynı evrimsel süreçlerin bir sonucu olduğunu savunuyor. Blackmore'a göre dilin en önemli özelliklerinden biri, karmaşık fikirleri ve soyut kavramları aktarma yeteneğidir. Dil, yalnızca fiziksel dünyadaki somut nesneler ve olaylar hakkında değil, aynı zamanda adalet, sevgi ve özgürlük gibi soyut fikirler hakkında da iletişim kurmamızı sağlar. Soyut kavramlar hakkında iletişim kurma yeteneği, insan kültürünün ve toplumunun gelişmesinde çok önemli olmuştur. Blackmore, jestsel iletişimden evrimleştiği fikri de dahil olmak üzere, dilin kökenleri hakkında çeşitli teorileri araştırıyor. Bazı araştırmacılar, dilin anlamı iletmek için kullanılan bir jestler sisteminden evrimleşmiş olabileceğini öne sürdüler. Diğerleri, dilin, avlanma veya savaş sırasında olduğu gibi, grup davranışını koordine etmenin bir yolu olarak evrimleşmiş olabileceğini öne sürdüler. Tarihi anıtlar ve eserler de dilin evrimine dair kanıtlar sunar. Örneğin, mağara resimleri ve diğer antik sanat formları, ilk insanların, dilin temel bileşenleri olan sembolizm ve temsil konusunda gelişmiş bir anlayışa sahip olduğunu öne sürüyor. Mezopotamya'da çivi yazısı ve Mısır'da hiyeroglif gibi yazı sistemlerinin gelişimi de, insanların bu uygarlıklar zamanında karmaşık iletişim sistemleri geliştirdiğini gösteriyor. Çeşitli düşünürler, dilin kökenleri ve evrimi hakkında farklı görüşleri savunmuştur. Örneğin, filozof Noam Chomsky, dilin insanlarda doğuştan olduğunu ve gramer ve sözdizimi için doğuştan gelen bir kapasiteye sahip olduğumuzu öne sürdü. Diğer araştırmacılar, dilin grup davranışını iletme ve koordine etme aracı olarak geliştiğini savunarak, dilin gelişiminde sosyal ve kültürel faktörlerin rolünü vurguladılar. Kitabının bölümlerinden bir diğeri de memlerin insan beyninin evriminde, özellikle de büyük, karmaşık neokorteksimizin gelişiminde oynadığı rolü araştırıyor. Blackmore'a göre neokorteks, beynin dil, problem çözme ve karar verme gibi gelişmiş bilişsel işlevlerden sorumlu olan kısmıdır. Beynin bu kısmı insanlara ve diğer primatlara özgüdür ve bizi diğer hayvanlardan ayıran da budur. Blackmore, memlerin neokorteksin gelişiminde çok önemli bir rol oynadığını savunuyor. Neokorteksin gelişimine katkıda bulunmuş olabilecek bir mem örneği, aletlerin kullanılmasıdır. Alet yapmayı ve kullanmayı öğrenen atalarımız, sorunları çözmeyi ve çevrelerine yeni yollarla uyum sağlamayı başardılar. Bu davranış muhtemelen taklit edildi ve nesiller boyunca aktarıldı, sonunda daha gelişmiş araç yapım tekniklerinin geliştirilmesine ve daha karmaşık araçların kullanılmasına yol açtı. Beynin bu yeni görevleri yerine getirmek için daha karmaşık hale gelmesi gerektiğinden, bu süreç neokorteksin büyümesinde rol oynamış olabilir. Çeşitli düşünürler, beynin evrimi konusunda farklı görüşleri savunmuştur. Örneğin, bazıları beynin öncelikle değişen iklimlere uyum sağlama veya yırtıcıları zekasıyla alt etme ihtiyacı gibi çevresel baskılara yanıt olarak evrimleştiğini savundu. Diğerleri, karmaşık sosyal ağlarda gezinme veya etkili bir şekilde iletişim kurma ihtiyacı gibi sosyal faktörlerin beyin evriminin ana itici güçleri olduğunu öne sürdü. Kitaptaki bir başka anahtar kavram, birbirine bağlı ve tutarlı bir inanç veya davranış sistemi oluşturan bir grup mem anlamına gelen "memepleks" fikridir. Mem örgülerine örnek olarak dini inançlar, siyasi ideolojiler ve kültürel gelenekler verilebilir. Blackmore, mem örgülerinin çok güçlü olabileceğini ve davranışlarımızı ve tutumlarımızı, genellikle biz farkına bile varmadan derin şekillerde şekillendirebileceğini savunuyor. Blackmore ayrıca kültürel evrimi etkilemek için kasıtlı olarak memler yaratmayı ve yaymayı içeren "memetik mühendisliği" fikrini de araştırıyor. Memetik mühendisliği örnekleri arasında reklam, propaganda ve eğitim yer alır. Blackmore, memetik seçilim ve çoğaltma ilkelerini anlayarak, bu uygulamaların nasıl çalıştığını ve kültürümüzü ve toplumumuzu şekillendirmek için nasıl kullanılabileceğini daha iyi anlayabileceğimizi savunuyor. Genel olarak, "Meme Makinesi" mem kavramına ve bunların insan kültürü ve evrimindeki rolüne dair büyüleyici bir keşif. Kültürel evrim hakkında yeni bir düşünme biçimi sağlar ve memlerin gücüyle dünyamızı nasıl daha iyi anlayıp şekillendirebileceğimize dair içgörüler sunar.
Mem Makinesi
Mem MakinesiSusan Blackmore · Alfa Yayıncılık · 201141 okunma
·
102 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.