Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir döneme tanıklık etmek
“Canlılarda devamlılığı sağlayan genetiktir. Kültürlerde bu, yazıdır. Yazıyı değiştirmek bir soykırımdır. “Kültür soykırımı”; bu biyotik yani fiziksel bir soykırımdan daha kötü sonuçlar doğuracaktır. (…) Kültür soykırımı daha etkili ve devrimseldir ve geri dönüşü ya da çıkar yol yoktur. Bizde yazıyla birlikte dil de değişti, dilden daha önemli bir şey yoktur; “dil, aklın dışavurumudur”. Dili zengin olan milletler akıllı milletlerdir.” Bu sözler Türk düşünce dünyasının duayen isimlerinden, merhum Felsefe profesörü Şaban Teoman Duralı’ya ait. *** Gerek Başgil’in bu kitabında gerekse de yakın tarihimizin muteber düşünce simalarınca dile getirilen başlıca milli meselelerimizden birisi ve belki de en önemlisi, harf inkılabı ve Atatürk’ün vefatını müteakip alevlenen “öztürkçeleştirme” politikasıdır. Başgil, yüklü bir tahsilatla 1929’da ülkesine geri döndüğünde bu türlü gelişmeleri yakından takip etme fırsatı bulmuştu. Fransa’nın önde gelen üniversitelerinde (Sorbonne, Grenoble ve Paris Üniversitesi) hukuk, felsefe ve siyaset alanında tahsil gördüğü için bu konuya yabancı kalması düşünülemezdi. Baskıcı ve otoriter bir rejimin varlığında, çeşitli gazetelerde iktidarın uydurma dil politikalarını eleştiren yazılar neşretmesi de (o dönemde akademisyenlerin siyasi nitelikte yazılar neşretmesinin yasak olduğunu hatırlatırım) bunu kanıtlar niteliktedir. Öncelikle, bu kitap, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun ayakta olduğu zamanlarda ortaya atılmış dilde reform/sadeleştirme görüşleri gibi meselenin tarihi boyutunu ele almıyor. Öyle bir iddiası da yok. Doğrusunu isterseniz, Başgil defaatle bu konuda uzman olmadığını, yalnızca göz ardı edilirse ileride (yani hemen hemen günümüzde) nesiller arası bir çelişki, tezat ve boşluk meydana geleceğini; genç nesillerin tarihini ve atalarını anlamaktan yoksun bir şekilde yetişecekleri kaygısını dile getiriyor. Kitabın içeriğine baktığımızda, Başgil’in çeşitli yerlerde yayımlanmış yazılarına tanıklık ederiz. Kitabın ilk yayınlandığı tarih 1948 olsa da (bu kısım muğlaktır) içinde 1963 yılında kaleme alınmış bir yazı dahi vardır. Yani kısa ve belirli bir aralıkta kaleme alınmış demek muhtemelen doğru olmaz bu yazılar için. *** Şimdi gelelim meselenin özüne. Atatürk’ün ölümünü müteakip dümenin başına geçen İsmet İnönü, dil konusunda geçmişte yapılan hataları bir kenara bırakarak (görmezden gelerek belki de) hummalı bir öztürkçeleştirme çalışması başlatmıştır. Bu çalışmanın temel hedefi, Türkçe’mizde yer alan ve yaklaşık bin yıldır kullanılagelen, halkın benimsediği ve kendisine mal ettiği Arapça ve Farsça kelimeleri atıp yerlerine öztürkçe kelimeler getirmekti. Yanlış bilmiyorsam bu kelimelerin dilimizdeki nicelik olarak karşılığı yüzde 60-70 gibi bir orandı. Başgil ve birçok düşünce insanı bu türden bir “tasfiye” teşebbüsünü, atılacak kelimelerin mana dünyalarını da beraberinde götüreceği gerekçesiyle son derece yanlış bir telakkidir şeklinde karşıladılar. Dil, yaşayan bir organizmadır ve tekamülüne herhangi bir engel getirildiği müddetçe bundan geri dönülmesi hayli sancılı olacaktır bu görüşe göre. Öztürkçeleştirme hareketinde Batı’dan kelimeler transfer etme uygulaması da yaygındı fakat burada içinden çıkması güç bir çelişki vardır ki, Batı’dan dilimize geçen kelimelerin işlevi halihazırda kullanımda olan Arapça/Farsça kökenli kelimelerin tasfiyesini kolaylaştırmaktı. Bir diğer ve bana kalırsa en önemli husus, eğer böyle bir tasfiye hareketine girişilecekse bunu hangi organ ya da kurum yapsın ki sorunsuz bir şekilde dilimizden ve tarihimizden uzaklaşmayalım? Başgil, kitabında defaatle “Madem ülkeye ve halka hayırlı bir katkı olacaktır, neden bunu zorlama yoluyla; kanunu arkanıza alarak (ya da “kanunun arkasına sığınarak” mı demeli?) ve yaptırım uygulayarak yapıyorsunuz?” sorusunu soruyor (burada somut bir örnek vereyim: Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel “vekaletin (bakanlığın) emri milli şef’in (İnönü’nün) emridir” şiarıyla fakülteleri dolaşarak, üniversitelere bakanlıkça belirlenmiş terim ve kelimelerin kullanılması zorunluluğunu bildiriyordu, mektep kitapları bakanlığın denetiminden ve sansür uygulamasından geçerek neşrediliyordu…); ve “Bu görev akademinin ve akademisyenlerin sorumluluğuna verilmeli, eğer dilimize yeni kelimeler eklemek istiyorsanız bunları deney misali pazara (yani kamuya, halka) arz edip elde edilen sonuçlara göre dolaşıma sokarsınız, bu tarz bir politika daha hayırlı olacaktır” tezini ileri sürüyor. Kuşkusuz dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hasan Ali Yücel (Başgil Hasan Ali’yi “İnönü’nün maşası” olarak niteliyor) geri dönmesi çok güç olan tarihi bir suça imza atmışlardır ve bu konu özelinde herhangi bir şekilde affedilmeleri mümkün gözükmemektedir. Ancak, Başgil her ne kadar Demokrat Parti tarafına yakın bir şahsiyet olsa da 1950’den sonra iktidar olan Demokrat Parti mümessillerinin de dil hususunda kayda değer bir adım atmadığını vurgular. Bu bakımdan, bir cadı avı başlatmak yerine dil meselesini etraflıca ele alan bir teşebbüse müşterek bir şekilde el atmalıyız şeklinde bir ima vardır. Son olarak, Başgil dil konusunda uzman bir isim değil demiştim ancak kayıtsız kalması beklenemezdi diye de eklemiştim. Birkaç dava arkadaşı ile birlikte 1947’de Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti’nin kurulmasına önderlik etti ve burada dil konusunda çözüm önerileri tartışmalarına iştirak etti kendisi. Bu uğraşların bir neticesi olarak Hür Fikirler Mecmuası’nda dil meselesi üzerine esaslı bir beyanname yayınlandı, bu beyanname kitabın son bölümünde yer almakta. *** İncelemeyi Başgil’in şu sözleriyle bitiriyorum: “Muhterem okuyucum! Bizler memleket dilimizi iktidarın tahakkümünden (baskısından) kurtarmak ve ona tabii mecrasında yolunca inkişaf ve tekamül etme imkanını vermek için elimizden geleni yaptığımıza kaniiz (inanıyoruz) ve bundan dolayı bahtiyarız. Siz de kendinize düşeni yapınız. Herkes evinin önünü süpürürse, sokak temizlenir.” Keyifli okumalar diliyorum.
Türkçe Meselesi
Türkçe MeselesiAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 2012185 okunma
··
579 görüntüleme
sevgi bindebir okurunun profil resmi
Mükemmel bir incelemeydi, o döneme ışık tuttunuz, kaleminize sağlık 👏👏👏
Samet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🙏😊
zühre okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş. Okunacaklara eklendi ✨🌷
Samet okurunun profil resmi
Teşekkürler, iyi okumalar :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.