YILAN VE GÜVERCİN – SHELBY MAHURIN “Sevgi, karşılığında bir şey almak için en ufak bir arzu olmaksızın her şeyi vermek, her şeyi feda etmektir.” – Albert Camus (s.317) SPOİLER İÇEREBİLİR. Halkını yaşatmak için kendi yaşamından vazgeçmek zorunda bırakılan, on altıncı yaş gününden beri evim dediği yerden kaçan bir kadın. Yaşadıklarını hatırlamak istemese bile aynaya her bakışında, elini boynuna her götürüşünde geçmişin izleri onun yakasını bırakmayan bir kadın. Ördüğü duvarların arkasında belki de kendi benliğini unutmuş, her ne kadar nefes alıyor olsa da yaşamaktan korkan bir kadın. Louise Le Blanc. Kendini bildiğinden beri tam olarak hiç sorgulamamış, baba yerine koyduğu adamın dediklerini ve öğretilerini kendi doğrusu kabul etmiş bir adam. Nefretle büyümüş, içindeki öfkeyi hiçbir zaman susturamamış, kendini görev adamı olarak tanımlayan ve görevine sadık bir yüzbaşı. Gerçek sevginin kutsallığını aslında hiç tatmamış, her ne kadar nefes alıyor olsa da yaşamaktan korkan bir adam. Reid -diye yazılır, ayyyy kitabı okurken evin içinde saçma sapan bağırmama sebep olacak kadar benim sinirlerimi zıplatan ama aynı zamanda beni pamuğa çevirmeyi de başarabilen bir karakter diye okunur- Diggory. Bu hikâye gölgelerde gizlenmek zorunda bırakılan bir cadıyla, cadıları avlamayı kendini bildi bileli kendine görev edinmiş bir birliğin yüzbaşısının yollarının nasıl kesiştiğinin hikâyesi. “Kelimelerle değiştirilemeyen bazı şeyler vardır. Bazı şeyler görülmeli. Hissedilmeleri gerekir.” “Tek isteğim güneşi yüzümde son bir kez hissetmekti. O sunakta ölmek istememiştim. Bu beni korkak yaptıysa… öyle olsun.” “Onu düşünmek ne kadar acı verse de onun küçük bir kısmını bile yanımda tutmak için acıya memnuniyetle katlanırdım. Acı, gerçek olduğumuz anlamına geliyordu.” ... Uzun zamandır (gerçekten çoookkk uzun zamandır) bu kadar sürükleyici bir roman almamıştım elime. Kitabı okumaya başlar başlamaz bir olay örgüsünün içine çekiyor bizleri Mahurin. Sayfalar sayfaları, bölümler bölümleri getiriyor. Sonuç olarak kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Bilmiyorum belki de aranızda okuyup beğenmeyenleriniz vardır, belki de ben uzun zamandır fantastik kurgu okumadığım içindir kitaba ahtapot gibi sarılıp iki günde bitirmem gerçekten bilmiyorum. Ne olursa olsun benim gözdelerimden biri oldu Yılan ve Güvercin. Yeri geldi ters köşe yapacağı yerleri tahmin ettim yeri geldi hiç tahmin etmediğim yerlerden vurdu. Bazen de bütün tahminlerimi yerle bir etti. Baya şaşırttı beni Mahurin anlayacağınız. Ki ben kolay kolay olay örgülerinde yanılmam, polisiye romanları bile neredeyse eksiksiz çözerim dedektifçilik oynayarak. Ama bu roman, bu romaaann. Hele bir yer var ki öyle bir olayın olacağını tahmin ediyordum ama o şekilde cereyan edeceği ihtimalini aklımdan bile geçirmiyordum (spoiler vermeden en fazla bu kadar anlatabiliyorum ama eminim okuyanların çoğu nereyi kastettiğimi anlamışlardır). Uzun lafı kısası; sürükleyici bir roman okumak istiyorum, yeni bir seriye başlamak istiyorum, fantastik kurgu okumaya bayılıyorum ama ne okuyacağımı bilemiyorum diyorsanız kitaplığınızda Mahurin’in dünyasına yer açın. Pişman olmayacaksınız. Bu arada okuyanlar varsa aranızda gelin yorumlarda kitap hakkında konuşalım. Bana en sinir olduğunuz ve en çok şaşırdığınız olayları anlatın. İnstagramda okuduğum kitapları paylaştığım bir sayfam var, isterseniz @goksuca_blog adıyla aratıp bir göz atabilirsiniz. İyi okumalar dilerim.

Yılan ve GüvercinShelby Mahurin · Yabancı Yayınları · 20212,299 okunma

·

114 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Göksu