Gönderi

535 syf.
3/10 puan verdi
·
Read in 31 days
İnsanlık İçin Çözüm Nerede?
Bu kitabı inceleyebilmek için önce felsefe ve din arasında bir kıyas yapmamız gerek. İnsanoğlunun hayatındaki en önemli soru neden/niçindir. Niçin yaşıyorum? Bu soruya cevap verme iddiasında olan Peygamberler ve filozoflardır. Bu soru bilimin sahasına girmez. Çünkü o daha çok nasıl sorusuna cevap arar. Dolayısıyla filozoflar ister istemez Peygamberlere alternatif olmuşlardır. İşte bu kitabı ve benzerlerini okuyarak ben de "Niçin" sorusuna filozofların ne cevap verdiklerini araştırıyorum. Bunu yaparken üç kıstas kullanıyorum: 1-Peşinde olduğumuz sorulara ne kadar tatminkar cevaplar verdikleri 2-Kendilerinin erdemli bir hayat yaşayıp yaşamadıkları 3-Etraflarına ışık saçıp saçmadıkları. İnsan hayatının üç amacı: bilmek/bulmak, olmak/uygulamak, bildirmek/oldurmak. Bu üç kıstas sırasıyla bu amaçlara tekabül ediyor. Filozoflarla ilgili bu kitap dahil olmak üzere şimdiye kadarki gözlemlerim: Peşlerinde oldukları hakikatlar çok fazla, vakitleri ve kapasiteleri çok sınırlı olduğu için aradıkları cevapları bir ömürde bulmaları mümkün değil. Mesela Kant neredeyse bütün ömrünü sadece 3-5 temel konu üzerinde düşünmekle geçirmiş. Evlenmemiş, gece gündüz 30-40 yıl sadece belirli konuları düşünmüş. Peki sonunda doğru cevapları bulabilmiş mi? Hayır. Bazen çok yanlış çıkarımlar yapmış. Örneğin Astronomi ilminin gelebileceği nihai sınıra ulaştığını söylemiş. Artık yeni bir şey keşfedilemez demiş. Bunun ne kadar yanlış bir tespit olduğunu son 200 küsür yıldaki gelişmeler gösterdi. Veya ahlakın temeline Tanrı yerine aklı koymaya çalışmış. Bu tamamen mantıksız. Ahlakın kökeni Tanrı’ya dayalı vicdan ve kalp olabilir. Aksi halde salt akla göre insanın zayıf olana değil yardım etmesi, onu ortadan kaldırması gerekir. Nitekim kapitalizm ve evrim teorisi bunun üzerine kurulmuştur. Hobbes’ın dediği gibi insan insanın kurdudur. Kant, metafizik ve ahlakla ilgili cevabını aradığı sorulara dair de doğruluğu kesin olarak ispatlanmış bir cevap vermiş değil. Sadece ortaya farklı bir bakış açısı, teori koymuş. Kendi yaşadığı hayatın erdemliliği konusunda ise yine filozofların karnesi pek iyi değil. Birçoğu iradesine yeterince hâkim olmadığı için çok faziletli bir hayat yaşadıklarını iddia etmek mümkün değil. Son olarak etraflarını aydınlatma konusunda da pek başarılı değiller. Konuları ele alış biçimleri o kadar teorik ve karmaşık ki, sadece binde bir insan yazdıklarını anlayabiliyor. Kısacası ortalama halkı aydınlatma konusunda Peygamberlerle yarışamazlar. Sonuç olarak, felsefe karnı doyurmadığı gibi, aklı ve gönlü de doyurmuyor. Çünkü ele almaya çalıştıkları problemler insan kapasitesinin dışında. Cevaplar için ilahi yardıma yani vahye ihtiyaç var. İkincisi soruları sadece akıl aletini kullanarak cevaplamaya çalışıyorlar. İnsandaki kalp, ruh, sır, hafi, ahfa gibi latifeler dediğimiz diğer manevi aletleri kullanmıyorlar. Peki dinin mantığı ne? Dinin mantığı çok basit. Ortada sanatlı bir eser var. Hiçbir sanat eseri şuur, kasıt ve irade sahibi bir sanatkar olmadan olamaz. Sanatkar, sanatın içinde olmamalı. Aksi halde sanatkar sanatın içinde olursa, sanatkarın varlığı esere bağlı olur. Bu durumda da eser kendi kendini yaratmış olur. Bu da mantık ilmine uymaz. Çünkü bir şey yokken kendini yaratamaz. Dolayısıyla bu kainat, kainatın içinde olmayan ve kainattaki hiçbir şeye ontolojik olarak bağlılığı olmayan, şuur, kasıt ve irade sahibi bir Yaratıcı tarafından yaratılmıştır. Dinde aklın görevi buraya kadardır. Bundan sonrası, Tanrı'nın bizi bu dünyaya neden gönderdiği, bizden ne istediği, ancak vahiyle bilinebilir. Akıl bu meydanda yol alamaz. Peki dindeki doğma sorununu ne yapacağız? Felsefe çözüm değilse din bu kadar dogmalar ile nasıl çözüm olacak? Şunu açıkça belirteyim: Felsefe özellikle metafizik felsefe tamamen doğruluğu ispatlanamaz teorilerle dolu. Tanım itibariyle fiziğin ötesindeki bir alemi masaya yatırdığınızda bu gayet doğal. Bu durumda tercih yapmak durumunda kalıyoruz: Bir insanın ürettiği teorilere mi inanacağım, Allah’tan gelen dogmalara mı? Din dogmalarla doluysa felsefe de aşırı spekülatif, varlığı ispatlanamaz teorilerle dolu. Metafizik aleme dair sorulara cevap arıyorsam buna razı olmam gerek ve bu ikisinde birisini seçmem gerek. Bu durumda da yukarıda açıkladığımız nedenlerden ötürü dini tercih etmek, felsefeden çok daha mantıklı hale geliyor. Zaten asırlar boyunca din ve felsefenin ürettiği talebelere bakarsak, hangisinin daha erdemli insanlar ürettiği gün gibi aşikardır. Velhasıl, insanlık için tek çözüm, çare, kurtuluş ne bilim ne felsefededir; dindedir. Mehmet Fatih Yorulmaz
Immanuel Kant
Immanuel KantManfred Kuehn · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201759 okunma
·
271 views
Nizo okurunun profil resmi
Dostum bazı düşüncelerine katılmıyorum peygamberler allah dan vahiyh alırlar filozofları peygamberlerle aynı persfektifte görmen bence doğru olmamış
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.