''Bazen güzel bir şey karşısında çok üzülmemizin
nedeni belki de bunun ebediyen sürmeyeceğini
bilmemizdir. Çirkin bir şey karşısında da güleriz
çünkü bunun geçici bir oyun ya da rol olduğunu
biliriz.''
Kendi deyimiyle kulaklarıyla görmeyi ögrenen Cecilie zamanın çoğunu evin üst katında, odasında geçiriyordu. Sanki aşağıda farklı bir dünya üst katta farklı bir dünya vardı. Ama yanlış anlaşılmasın Cecilie gözleri görmeyen bir kız değildi. Sadece evde olup bitenleri odasından göremeyen ama duyabilen bir kızdı.
Hastaydı ve bazı zamanlar diğer zamanlara göre daha da hasta oluyor gibiydi. Bu yüzden odasından çıkma fırsatını pek elde edemiyordu. Ya da her zaman sohbet edebileceği birilerini bulamıyordu.
Ta ki bir gün penceresinde bir melek belirene dek.
Ariel ve Cecilie..
Insan yaşamı hakkında meraklı bir
melek ve zeki küçük hasta bir kız..
Bu ikilinin bir araya gelmesiyle oldukça ilginç yer yer komik ve yer yer de hüzünlü olan bir hikaye ortaya çıkıyor.
İkili kendi yaşadıkları 'dünyanın' sırlarını birbirlerine anlatmak için anlaşmaya varıyor.
Büyümekle ilgili hiçbir şeyden haz etmeyen Cecilie Ariel'i sorularıyla bazen gülümsetiyor bazen de şaşırtıyor.
Melek Ariel de Cecilie sayesinde çocuk olsalar bile insanlarin ne kadar karmaşık ve inanılmaz olabileceğini öğreniyor.
Okuyanı zorlamadan düşündüren ve birçok kavramı sorgulamasını sağlayan kısa akıcı bir kitap.
Keyifli okumalar.
Cecilie yere doğru baktı:
- Dünyanın neden biraz daha değişik yaratılmadığını anlamıyorum.
- Bu konuda daha önce konuşmuştuk. Birçok kez güzel resim çizmeyi denediğine eminim ama sonuç düşündüğünden farklı oldu...
- Bu, hemen her zaman oluyor. Heyecanlı olan da bu! Ne çıkacağını bilmiyorsun.
- Yani yaptığın resim üzerinde iktidarın yok.
Bazen Tanrı çaresizce kollarını açar ve kendine der ki: "Birinin veya diğerinin farklı olabileceğinin bilincindeyim ama olan olmuş ve ben de o kadar mükemmel değilim. "