Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
İlksöz: Çekip gidebilmek. İşte bütün mesele bu. Mehmet Taşçı bir gün "sıkıldım" der. Herkesin terfi alacağından emin olduğu bankadaki işinden ayrılır, emekli olur. Evlerini eşi ve kızına bırakıp onları terk eder. Emekli maaşı ile bir evin çatı katına gelir yerleşir kitaplarını alarak. Evin sahibi yaşlı Dürnev Hanım onun günlük işlerini yapar, ona yemek hazırlar. Bir de  meyhanede tanıştığı birkaç yaşıtı vardır, ara ara onlarla buluşup bir şeyler içer. İşte bu birkaç kişiye ve bolca kitaba yer açılmış ama içe kapanık bir hayattır yaşadığı Mehmet Taşçı'nın. Belki de, yıllarca sürdürdüğü bu yaşamla ve aldığı kararla yüzleşmek için günlük tutmaya başlar. Ama ilginçtir kendinden, kararlarından çok gözlemlerini yansıtır: Dürnev Hanım ile ve meyhane arkadaşları ile ilişkisi, onların eylemleri, günlük hayatında karşısına çıkan sıradan insanların ayrıntılı gözlemleri yer alır günlükte. Sanki bile isteye yüzleşmekten hep kaçar Mehmet Taşçı. Belki de bu sebeple günlüklerin arasına anlatıcı girer Taşçı'nın anlatamadıklarını bize anlatsın diye. Kitap beş bölümden oluşur: Birinci, üçüncü ve beşinci bölümler Mehmet Taşçı'nın günlükleri, aradaki bölümler de anlatıcının bize anlattıklarıdır. Özelikle ilk bölümün sonuna doğru başlayan "alınan kararın sorgulanması" kitabın sonuna kadar sürer. Ve her sorgulanan hayat gibi pişmanlıklar ortaya çıkar. Aslında, kaçırdığı fırsatlar önüne çıkar Taşçı'nın ama içine çekildiği yaşam tarzı onu eskisinden daha da tepkisiz ve isteksiz yapmıştır. Bir hayat sorgulamasıdır elinizdeki kitap ama sizi boğmaz, hepimizin yaşadığı pişmanlıkları hatırlatır,  keşkelerden,  kaçırılan mutluluk yollarına bağlantılar arar,  dönülüp dönülmeyeceği hiç bilinmeyecek olan. Kitabı okudukça, özellikle ortalarına doğru Oğuzum Atayım'ın Tutunamayanlar'ı ile bağ kurdum kendimce. Dedim ki bu Mehmet Taşçı, Selim'in hayatının izini süren ve sonunda kendinde Selim'i bulan Turgut Özben'in devam eden yaşamı. O kitabın sonunda bıraktığım Turgut Özben, bu kitapta Mehmet Taşçı olarak karşıma çıktı sanki. Her iki kitabı okuyanlar demek istediğimi anlayacaktır. . En iyi 100 Türk Romanı içinde yer alan kitap kesinlikle tavsiyemdir. Çok çok severek okudum ve kitap sayılı şahaserlerim arasına girdi. İyi ki Selçuk Baran okumaya başlamışım. Tadımlıklar Sonsöz(ler)de. Kitapla. Sağlıcakla. . . Sonsöz(ler): Hayat çok karışık aslında. Onu anlamak için kitaplar yetmiyor. . Yorgunum... Yalnızım... Ya da bilemediğim bir hastalığa yakalandım. Geceleri uyku tutmuyor. Karanlıkta, yatağımın içinde oradan oraya dönüp duruyorum. Kalkıp kitap okusam ya... Onu da yapamıyorum. Artık gazete bile okuduğum yok. Ölesiye mutsuzum. Ne var ki, ölmek istemiyorum. Çünkü ölmek bir şeyin (yani ömrün) kullanılması, tüketilmesi, bitirilmesi değil, tamamlanmasıdır. Zaten ben günlerimi kullanmadım, biriktirdim (Ne için?). Şimdiye dek ne yaptım? Yalnızca bir seyirciydim. Üstelik kötü bir seyirci. Bakmasını bilemedim. Çünkü bilseydim, bana gerekli olan şeyleri görürdüm. Ellerim böyle boş kalmazdı. . Nasıl da unutuveriyoruz her şeyi. Çektiğimiz acıları, bize yapılan haksızlıkları.... Acıya dayanmanın bir erdem olduğunu neden öğrettiler bize? Acıları unutmanın akıllılık olduğunu kim söyledi? Bilgelik bu mu? . Ya on yıl erken geldim dünyaya ya da on yıl geç. Ara yerde bir geçitteyim. Bir el boğazımı sıkıp duruyor. Biri de çıkmış göğsüme oturmuş. Çok kalmadı şurada ama... Erken ya da geç başlanan on yılın bitmesine. Bir şey beklemezse eğer insan, on yıl çabuk geçer. .
Bir Solgun Adam
Bir Solgun AdamSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2010831 okunma
·
134 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.