Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

431 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
N. Ziya Bakırcıoğlu'nun derlemesi ve Ötüken Yayınları'nın muhteşem tasarımıyla kitaplığımda uzun zamandır heybetiyle bekleyen bu ölümsüz eseri severek okudum. Yunus Emre'yi sadece orada burada karşılaştığımız kalıplaşmış ifadeleriyle tanımak onun açısından bir kayıp olmasa da bizler için muhakkak büyük bir kayıp olacaktır ki Anadolu'nun dokuz farklı yerinde mezarının bulunması da bu ifademi destekler nitelikte. Bu konu ile alakalı Nihat Sami Banarlı şöyle diyor: "Her şehir, her köy, Yunus'un kendi topraklarında gömülü olmasını istemiş, ona kendi bağrında bir mezar hazırlamış, herhangi meçhul bir mezarın, onun mezarı olabileceği hayaline kapılmıştır." Bir mısrasında "gönüller yapmaya geldim" diyor Yunus ve görüyoruz ki günümüze kadar gelebilmesinin sebebi de gönülden gönüle bir ırmak gibi akması. Kaynağı Yüce İlâhi olan bir ırmağın ise durması düşünülemez. Kitaba dönecek olursam, toplam 365 şiirden oluşması ve divanın sonunda Burhan Toprak, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nihat Sami Banarlı ve Samiha Ayverdi gibi yazarların Yunus Emre hakkındaki yazıları ile yer alması açısından çok derli toplu bir eser. Yalnızca bu eseri okuyarak dahi Yunus Emre hakkında birçok şey öğrenilebilir. Ben bizzat bu kitaba karşı duygularımı Burhan Toprak'ın şu ifadesiyle açıklamak istiyorum: "Gece yarısı birçok kitapları açıp kapattıktan sonra coşkunluğum ümitsizliğe dönerken her vakit onun sesini duydum." Yunus Emre duyulması gerek bir ses, anılması gerek bir zât. Ben de burada anmış olayım, selamını alayım, bilmeyenlere bildireyim. "Âşık Yunus söyler sözü kan yaş ile dolu gözü Bilmeyenler bilsin bizi bilenlere selâm olsun."
Yunus Emre Divanı
Yunus Emre DivanıYunus Emre · Ötüken Neşriyat · 2021563 okunma
·
160 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.