Gönderi

203 syf.
·
Not rated
Kendini Bulamayan Anlam
Kendini Bulamayan Anlam ⭑ ◌ ⭑ ◌ Din dilinin doğası, mantıkî statüsü çerçevesinde yüce bir gücün varlığına inanarak hayatın zorluklarına karşı dayanak ve sığınak bulma ihtiyacının bir serüveni vardır. İnsan bilişsel ve fizyolojik yapısının bir suyun yolunu bulması gibi kendisini var eden ve kendisine ihtiyaç duyulan Yüce bir Varlığına eğilimi doğal bir süreçtir. Tüm bu bağlantı ve süreçler inanç dünyasının ortak yönüdür. İslâm, Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Hinduizm gibi dini inançlar Yüce bir Varlığa ihtiyaç duyulmuş ve kendi dünyalarında yorumlamışlar. Yüce Yaratıcı’yı tanıma, anlama ve yorumlama din dilinin doğası ve mantıkî statüsü farklı dinlerde farklı bileşenlere ve yorumlara sahip. Hristiyanlık dinin Yüce Yaratıcı’yı anlama argümanları bağlamında Temel Yeşilyurt ’ün çevirisiyle Robert H. King’in 1970’li yıllarda kaleme aldığı “Tanrı’nın Anlamı” eseri buna bir örnektir. Tanrı hakkındaki anlatımlarımızın anlamlılığı sorunu, pek çok filozof ve teoloğu meşgul eden problemlerden bir tanesidir. Tanrı hakkında anlamlı bir biçimde konuşabilmenin imkanını öneren “Tanrı'nın Anlamı”; Dine seküler meydan okuyuş, aşkınlık modelleri, kasıt ve eylem, Tanrı kavramı, Tanrı ve Mesih, Tanrı ve bizler altı başlıkla; Tanrı’nın anlamını imkanı, savunan ve doğrulayan bir argüman geliştirmekte. Seküler bakış açısı ve hayat tarzı daima aşkın ve uhrevi dini değerlere karşı mücadele ve çatışma halini getirmiştir. Seküler tarzın sürümleri ile aşkın ve uhrevî olanın dayanak noktalarını belli düşünürlerin çıkarımlarını Robert H. King kitabın “Dine Seküler Meydan Okuyuş” başlığıyla; aşkınlık problemi, modeller ve imajlar, gramer olarak teoloji bu üç başlıkla ele almakta. Teolojik bir girişimle seküler ve dini bağlamında Tanrı’dan söz eden King; ben bilincin hakim olmasıyla dinî belirsizlik ve kesinlik linguistik zorunluluk olarak doğabilir, çıkarımında bulunmaktadır. Ruhumuzun en büyük duygusal bir ihtiyacı da bizi yoktan var eden Yaratıcı’ya yönelme, hissetme yani manevî bağ kurmadır. Manevî duyguların hayatın zorluklarına karşı güç verdiği, aşikâr. Manevî dünyanın en üst mertebelerinden biride ‘Aşkınlık’ derecesidir. Aşkın olanı temsil eden Tanrı; insanların aşkın arayışları demek Tanrı’yı bulmak, anlamak ve yakınlık kurmak, demektir. Aşkınlık karakteristiğin farklılıklarını King, kitabın ikinci bölümünde “Aşkınlık Modelleri” ile özne, toplumdaki ben, eylemde bulunan etken ve bir model seçimi alt konularıyla işlemekte. Aşkınlık öznesi sezgisel olarak Tanrı'nın aşkınlığı ile kendi tanımlanamaz öznelliğimiz arasındaki bir benzerliği anlamlandırırız, vurgusunda bulunan yazar; filozof ve teologların ‘Ben’ ile ‘Tanrı’ arasındaki benzerlikler ve ilişkisini ele almakta. Özne yada bilinç merkezi tabiriyle ‘Ben’; görünüşte nesneleri taşıyan, gören, hisseden ancak bunların ötesinde özneyi özne yapan bir “sınır”dır. Özne gören bir göz gibidir. Ancak görülen alanın bir parçası değildir. Aşkınlık hâl ve halvetî bir boyuta da kasıt ve eylemdir. Eylem ve kasıt birbiriyle bağlantılıdır. Eylemi anlamanın anahtarı kasıttır. Kasıt, eyleme kişisel karakterini veren şeydir. Kasıt, dünyadan bütünüyle ayrı durmayı değil, dünyayla ilişkili olarak belli bir aşkınlığı ima eder. Kasıtlı eylemde bulunan kişi dünyanın içindedir, ancak dünyaya ait değildir. Hristiyanlık aşkınlığın argümanından biri olan ‘kasıt’ kavramını King; eylemin nedenleri, fâiliyetin sınırları ve alternatif modeller alt başlıklarıyla bu konuyu derine indirmekte. Kasta uygun düşen aşkınlık, dünya üzerinde bize, diğer fâillerin sahip olamadığı, bir kontrol ve bir perspektif verdiğini, fikrini sunmaktadır. Tanrı’yı anlama çabasının bir yönü de ‘Tanrı Kavramı’ hakkında yüklenen anlamlardır. Mistik imân, iki fâil paradoksu, nihaî failiyet, anlam ve gizem başlıklarıyla yazar; Batı ve Doğu dinleri olan Hristiyanlık ile Hinduizm ve Budizm inançlarındaki Tanrı kavramının tasavvurlarını incelemekte. Batı’nın Tanrı tasavvurunda tanımlanamaz öznellik modeli ile temel olarak dışsal bir yönelime doğru iken, Doğu’nun Tanrı tasavvurunda kişisel failiyet modeli ile temelde içsel bir yaklaşıma sahiptir. İçe doğru yaklaşımı King kendisine göre Aşkınlıkta “Mistik iman” olarak görmekte. Yazar bu konu devamında Paul Tillich, Frederich Waisman, R. B. Braithwaite, Karl Barth’ten referanslar vermektedir. Tanrı ile insan arasında ki ilişki kadar mesafenin durumu da ucu açık bir konudur. İnanç değerleri bağlamında bu konunun tanım ve tasviri büyük bir çeşitlilik arz etmekte. Tanrı bir gizemdir, diyen King, kitabın “Tanrı ve Mesih” başlığının beşinci bölümünde Tanrı’nın Evreni, kendi kendini temsil eden mesel, nihâilik kriteri, tanımlama ve doğrulama alt başlıklarıyla bu konuyu genişçe ele alır. Tanrı hakkında gözlemleyebileceğimiz, sınıflandırabileceğimiz veya değiştirebileceğimiz bir nesne olmadığı için O bizi aşar. Aştığı içinde gizemlidir. Burada Tanrı’yı tanımlama çabası var. Tanrı’yı tanımlama yöntemine sahip değilsek, Tanrı’nın iradesini yerine getirmekten söz etmek anlamsızdır. Bu bağlamda King, Tanrı’yı tanımlama yöntemine sahip olmanın gerekliliği ve çabası üzerinde durmakta. Tanrı’nın varoluşsal anlamı hususunda Hristiyan geleneği İsa motifi ile sıkı bir ilişki halindedir. Kitabın önceki bölümlerinde temelde Tanrı kavramının mantığı ile ilgiliyken, şimdi kitabın son başlığı olan “Tanrı ve Bizler” de ise Tanrı modellerinin dini yaşamın aktüel örnekleriyle ilişkilendirmekte. İlâhî failiyeti beşeri failiyetle ilişkilendirmede; yabancılaşma mı yoksa bunalım mı, ekolojik motif, diyalogcu motif, teolojik motif, imanın grameri konularını yine bu başlık altında görmekteyiz. Hıristiyanlar her zaman, taptıkları şeyin üç tanrı olmadığını, ancak Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere üç farklı biçimde anlaşılan tek Tanrı olduğunu iddia etmişlerdir. Bu mevzuyu King şöyle netleştirir: ekolojik motifi ile Baba olan Tanrı’yı nihai aşkınlığı içinde, bütün yaratıkların sadece yaratıkları oldukları için O'nunla ilişkili oldukları ve bu aşkınlığı açısından her yaratığı başkasıyla ilişkilendiren Bir'i olarak düşünülür. Diyalogcu motif ise Oğul olan Tanrı, kişisel açıklama ve etkileşim biçiminde, İsa'nın kişiliğinde aramıza gelip arkamızdan müdahale eden bir Tanrı’dır. Teolojik söylem biçimi de Kutsal Ruh olan Tanrı, eylemlerimize rehberlik eden, bizi başkalarıyla ilişkiye sokan, bize ümit duymak için temel sağlayan içimizdeki Tanrı’dır. İnsanın inanç ve anlam ihtiyacı ve gerekliliği Tanrı’yı keşfetmeye ve bulmaya yönlendirmiştir. İnsan doğasının tabiî yönelimiyle Tanrı’yı anlama olan aşkınlık halinin düşünce ve hissiyata kendini bulması, zorunlu ihtiyaçtır. Robert H. King’in 1970’li yıllarda kaleme aldığı “Tanrı’nın Anlamı” eseri Hristiyanlık argümanı çerçevesinde; kendimizi ve dünyayı derinden anlamak ve her ikisini de kuşatan Tanrı’ya yani bu büyük gizeme uygun bir dil inşa etmek gerektiğini söyler. Kitabın Künyesi: Robert H. King, Tanrı’nın Anlamı, çev. Temel Yeşilyurt, İnsan Yayınları, birinci baskı 2001, 203 sayfa. Yunus Özdemir
Tanrının Anlamı
Tanrının AnlamıRobert H. King · İnsan Yayınları · 20011 okunma
·
278 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.