Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.27
Gönderi
Savaş veya Barış, seçim senin!
Roman 1812 savaşı'nda rus halkının tarihi kaderini anlatıyor. Eser hem kurgusal hem de gerçekçi 550'den fazla karakter içeriyor. Dünyada en çok karakterin bulunduğu ilk ve tek roman olarak sayılıyor. Tolstoy, bu çalışmaya yedi yılını adamış. Eşi ve akrabalarının yardımıyla romanda defalarca düzeltmeler yapılmış ve çalışmanın yaratılması için büyük çabalar harcanmış.
Başta yazar üç farklı zaman dilimini kapsayan bir roman üçlemesinı tasarlamıştı. 1812'de devrimci karakterlerinin doğuşunun ve oluşumunun başlangıcı. 1825'te, yazarın ana karaktere hitap etmesi, ancak burada yazar, zaten tam olarak şekillenmiş bir kişi olmasına rağmen bu kahramanı anlamasında zorluk çeker. Ana karakter yavaş yavaş arka planda kaybolurken, zamanın değişmesiyle diğer karakterler dikkat çekmeye başlar. Ayrıca romanda çar Aleksandr I. ve Napolyon gibi gerçek birçok insanların var oluşu, romana tarihsel değer katıyor.
Tolstoy, 1812 savaşı hakkında bir çok bilgi toplar, ünlü savaş alanı olan Borodino sahasını ziyarette bulunur hem rus hem de yabancı birçok kaynağa başvurur.
Her şeyden önce, Tolstoy bir kişinin yalnızca şu veya bu sosyal veya profesyonel ortamın temsilcisi olmadığını göstermesi önemliydi, Tolstoy'a göre insan - dunyanın ta kendisiydi. "Savaş ve Barış" 'ta insan imajı, "insan özel bir dünyadır" ilkesine dayanmaktadır. Tolstoy'un romanında en çok Nataşa Rostova, Prens Andrey, Pierre, Prenses Mary ve yazara yakın diğer kahramanların iç dünyaları ilgi çekicidir. Romanda Prenses Mary ile Nikolay Rostov arasındaki ideal ilişki gösteriliyor ama, yine de her birinin kendine ait dünyaları vardı, diğerinin erişemeyeceği. Prenses Mary, Nikolay'ın köylülerle ilişkisini ve ev halkına olan sevgisini anlayamiyordu, Nikolaiy da, onun için "neredeyse erişilemez" olan ruhsal saflığının önünde bir şaşkınlık duygusun yaşardı.
Bu eserde bir kişinin imajı, karakterlerinin de parçası olduğu başka, büyük bir dünyanın imajıyla birleştirilir. Romanda bütün bir dünyanın bütün renklerini görüyoruz: Rostovların dünyası, sosyete dünyası, devlet memurların dünyası, ordunun cephe hayatı dünyası, insanların dünyası . Tolstoy'un eserinde karakterler kendi gereksinimleriyle farklı dünyalardan etkilenirler ve bir dünya genellikle diğerine düşmandır. Böyle durumda, kendi dünyasıyla birleşen kişi özgür ve mutlu kalır, diğerinde - onu bastıran, özgürlüğünden mahrum bırakan ve onu mutsuz eden birşeyler vardır.
1805 savaşı, rus halkı ve askeri için kesinlikle gereksiz ve anlaşılmazdı. Austerlitz'te masum erler hangi amaçla savaştıklarını bilmiyorlardı bile, kimin için öldüklerini anlamıyorlardı ve bu nedenle rus güçleri birleşemeden utanç verici bir şekilde savaşı kaybettiler.
Savaş her zaman yıkımı getirir, ancak savaşta birlik de mümkündür. 1812 savaşı - tüm rus ulusu en büyük tehlike karşısında birleşmenin bir örneğidir. Askerler birbirleriyle, subaylar askerlerle birleşir ve ardından savaşların kazanılacağı kesin olur, çünkü düşmanı ancak birlikte yenebilirlerdi. Birimiz hepimiz ve hepimiz birimiz için sloganıyla tüm Rusya birleşir ve Napolyon'u yener.
Evet, insanlar zor durumlarda, tehlike karşısında birleşirler. Ancak tehlike geçer ve insanların miras, kariyer, iktidar için birbirleriyle mücadelesi yeniden başlar. Tolstoy'un karamsarlığının nedeni budur. İnsanlar barışçıl, sakin bir zamanda birleşmeyi henüz öğrenmediler, "tüm dünya olarak" nasıl yaşayacaklarını bilmiyorlar. Tolstoy için dünya fikri, romandaki ana fikirlerden biridir. Buradaki "barış" kelimesinin asıl anlamı, evrensel birlik fikridir.
Tolstoy'a göre mutluluk ancak tüm dünyayla uyum içinde bulunabilir, insanlarla, doğayla, evrenle... Evrenle bağını hisseden insan gerçekten mutlu, sakin, huzurlu olabilir, ölümden korkmaz. Kendini uçsuz bucaksız bir dünyanın parçası olarak hissetmeye başlar.
Yazara göre insanın en derin, en önemli ihtiyacı, sınırlarını aşmak ve "Ben"'i sonsuz dünyayla birleştirmesidir. Bu ihtiyaç, Prens Andrey ve Pierre'in ısrarlı yaşam arayışlarında kendini gösteriyor. Prens Andrey, diğer insanların yaşadıklarına, diğer insanları neyin mutlu ettiğine dair yakıcı bir ilgiyle sürekli eziyet çekiyor, onu umursamadıkları için acı hissediyor, farkedilmek istiyordu.
Romanda ele alınan çatışma, aslında çok eski değil, modern dünyada da çok sık rastladığımız problemler bunlar - aristokrat toplumun ve genç neslin ahlaki değerlerinin karşı karşıya gelmesi, zenginlik, statü, ünvanlar, entrikalar, dedikodu, çıkarcı evlilikler, kitlelerin baskısı geçmişte kalmalı, yeni düşünceleriyle yaşamalı yeni nesil. Toplumdaki çelişkiler henüz çözülmedi ama yeni nesil sayesinde çözüleceğine dair umutlu olalım.
Tarihi ve aşk hikayeleri sevenlere tavsiye ederim, mutlaka okumalısınız.
·
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.