Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Soru Detayı - Hz. Yakup, Hz. Yusuf’u neden diğer oğullarından daha çok seviyordu? - Tamam peygamber olacağını bildiği için, ama tüm çocuklarına eşit davranması gerekmiyor muydu? - Ve neden Hz. Yusuf’un ondan ayrılmasının bir imtihan olduğunu bildiği halde, neden her seferinde çocuklarını azarlayarak onlardan nefret eder derecesine geliyordu? - Oysaki oğulları Hz. Yusuf’un yerini söyleseydiler imtihan bozulurdu. Hz. Yusuf Mısır Azizi olmazdı. Hz. Yakup bir peygamberdi. Bunları bilmesi gerekmez miydi? Değerli kardeşimiz, - Hz. Yakub, bir peygamberdir, fakat aynı zamanda insan olan bir babadır. Her baba bazı çocuklarını -bazı meziyetlerinden dolayı- daha fazla sevebilir. Kalbin bir refleksi olan bu gibi fıtri sevgilerin farklılığı bir kusur değildir. Nitekim, Kur’an’da: “insanların eşleri arasında adalet yapmaları" istendiği halde, sevgide eşitliğin mümkün olmadığına özellikle vurgu yapılmıştır. (bk. Nisa, 4/129) Bunun gibi, evlatlar arasında adalet yapmak ayrıdır, bazılarını daha fazla sevmek ayrı bir husustur. - Hz. Yakup, bir peygamber olarak Hz. Yusuf’a fazla düşkün olması, bir sevgiden ziyade bir şefkattir. Sevgi kıskançtır, başkalarına engel olabilir; fakat şefkat geniş bir merhamettir, herkese kâfidir. Buna göre Hz. Yakub’un Hz. Yusuf’u daha fazla sevmesi, ona daha fazla şefkat göstermesi manasınadır ki, diğer çocuklarına karşı olması gereken şefkati engellememiştir. - Bu hakikati Bediüzzaman Hazretlerinden dinleyelim: “İmam-ı Rabbanî aşk-ı mecazîyi makam-ı nübüvvete pek münasib görmediği için demiş ki: 'Mehasin-i Yusufiye, mehasin-i uhreviye nev'inden olduğundan, ona muhabbet ise mecazî muhabbetler nev'inden değildir ki, kusur olsun.' Ben de derim: 'Ey Üstad! O, tekellüflü bir tevildir; hakikat şu olmak gerektir ki: O, muhabbet değil, belki yüz defa muhabbetten daha parlak, daha geniş, daha yüksek bir mertebe-i şefkattir.' Evet şefkat bütün enva'ıyla latif ve nezihtir. Aşk ve muhabbet ise, çok enva'ına tenezzül edilmiyor.” (bk. Nursi, Mektubat, s. 31) - Hz. Yakub’un Hz. Yusuf’a olan düşkünlüğünün aşırı bir derecede tezahür etmesi, onun mazlum ve mağdur olmasından sonradır. Daha önce onu fazla sevmekle/şefkat etmekle beraber, diğer çocuklarını da ihmal emiyordu.. - Hz. Yakub’un, hiçbir zaman çocuklarına karşı nefret duyduğunu gösteren bir Kur’an ifadesi yoktur. Onların Yusuf’a bir kötülük yaptığına kati bir surette inandığı halde, yine de onlara beddua bile etmemiş, yalnız “bana düşen sabr-ı cemildir” diyerek işin imtihan cihetine yönelmiştir. - Bir peygamber olarak her şeyi bilmesi değil, bilmemesi gerekir. Çünkü, hiçbir peygamber Allah’ın bildirmediği bir gaybı bilemez. İşin doğrusunu Hz. Yakub’tan dinleyelim: Hazret-i Yakub'dan sorulmuş ki: "Ne için Mısır'dan gelen gömleğinin kokusunu işittin de yakınında bulunan Ken'an Kuyusundaki Yusuf'u görmedin?" Cevaben demiş ki: "Bizim halimiz şimşekler gibidir; bazan görünür, bazan saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz." (bk. Sâdi-i Şirâzî, Gülistan; Nursi, Mektubat, 52) Selam ve dua ile... (Sorularla İslamiyet)
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.