Gönderi

520 syf.
·
Puan vermedi
“Atatürk'ü herkes kendisi gibi ezberler, kendi algıladığı gibi... Yani içinden geldiği gibi demek istiyorum. Sonra... İçinden geldiği gibi de okur!” İzahı olmayan şeyin mizahı olur. Rıfat Ilgaz bu sözün kitabını yazmış resmen. Hababam Sınıfı filmleriyle ve kitaplarıyla kült olmuş bi eser. Filmlerini defalarca izledim. Çoğu sahnesini de ezbereyim. Yeniden de açar açar izlerim. Benim için ayrı bir yeri vardır Hababam Sınıfı'nın. Kitabını okumak da yeni nasip oldu. Filmi benim için o kadar güzeldi ki kitabı filmden daha çok seveceğimi tahmin bile edemezdim. Keşke ilk kitabını okusaymışım diyorum. İnek Şaban'ı, Güdük Necmi'yi, Tulum Hayri'yi, Mahmut Hocayı ister istemez filmdeki gibi hayal ettim. Oysa bayağ farklar var. Özellikle Tulum Hayri karakteri. Hayri, filmde benim için sıradan bi öğrenciydi. Çok ön planda tutulmuyordu. Ama kitapta Hayri olmazsa Hababam Sınıfı olamazmış onu gördüm. Tulum Hayri sınıfın babası gibi. Herkesi koruyup kollar ve çoğu işde onun eli vardır. Okurken buna bayağ şaşırmıştım. Bir de Çolak Hamdi var. Bildiğim kadarıyla Çolak Hamdi filmde yok. Ama kitapta onun da büyük bi rolü var. O da tıpkı Hayri gibi Hababam Sınıfı'nın diğer babasıdır. Hatta Hayri'nin gözünde de yeri var. Böyle önemli karakterleri neden filmde doğru düzgün yansıtmamışlar anlamadım. Filmde başrol direk İnek Şaban ama kitaptaki çok güzel karakterleri harcamışlar. Benim en sevdiğim karakter Kalem Şakir oldu ama o da filmde yok. Bence Hababam Sınıfı'ndaki en zeki kişi Kalem Şakir. Zekayı ders olarak algılamayın. Şakir'in el çabukluğu olsun, yaptığı şakalar olsun. En çok onu sevdim. Kitap döneminde gazetede bölüm bölüm yayımlandığı için bölümler arası bütünlük yok. Yani sitcom gibi her bölüm farklı bi olay ele alınıyor. Beni en çok eğlendiren şey de bu oldu. Hiç sıkılmadan her gün 5-6 bölüm okudum. Kitap okurken çok nadir gülerim. Ağlatmak kolaydır bence ama güldürmek daha zor bir iş. Bu kitabın çoğu bölümünde bayağ güldüm. Rıfat Ilgaz "olmayan" eğitim sistemini çok güzel eleştirmiş. Günümüzde hala düzelmeyen sistem ezberden ibaret. Ya İnek Şaban gibi her şeyi kelimesine kelimesine ezberleyeceksin ya da diğerleri gibi kopya çekeceksin. Bu şartlarda kopya çekmek bana yanlış gelmedi açıkçası. Sınıfı geçmek için yapman gereken tek şey bu. Kitaptaki öğretmenler malum. Doğrusunu söylemek gerekirse kendi öğretmenlerimin de bi farkı yok. Bir şeyler öğretebildiklerini sanmıyorum. Ama suç onlarda değil suç sistemde. Onlar da biz de sistemin köleleriyiz. Sırf bi üniversite okuyabilmek için gençliğimizi heba ediyoruz. Ha kaçımız üniversite okuyup meslek sahibi oluyor. Muallak. Neyse herkesin bildiği şeyi daha da anlatmaya gerek yok. Okurken çoğu yerin altını çizdim ama hepimizin bildiği güzel bi bölümü yazmak istiyorum. "Yalnız sen değil, bütün sınıf hilekár!.. Nedir bu rezalet... Çok sevdiğinizi, çok saydığınızı söylediğiniz Atatürk'ün sizlere yaptığını ileri sürdüğünüz hitabesini bile kartona yazıyor, kürsüye çakıyor, baka baka okuyorsunuz! Bu mu Atatürk sevgisi! Sahtekârlar!" Birden fırladı oturduğu sandalyeden. Eğildi kürsünün sol yanına doğru... Tuttuğu gibi çekip kopardı kartonu. Başının üstüne doğru kaldırıp bağırdı avaz avaz: “Bu rezalet neee? Bu kepazelik neee!" “Bu mu Hocam?.. Bu...” "Suuuus! Daha konuşuyor! Düzenbaz herif! İşte sahtekârlık belgeniz! Bir de yutturduğunuzu sanıyordunuz haaa!.. Disiplin kuruluna vereceğim topunuzu! Atatürk sevgisi bu mu? Atatürk böyle mi sevilir!" Kartonu gözlerine getirip baktı, aradığını bulamamıştı. Öbür yüzünü çevirdi. Gördüğü sadece birkaç satır yazıydı... Şaşkınlıktan başladı yüksek sesle okumaya: “Bravo hocam, yakaladınız! Aşkolsun doğrusu! Tebrik ederiz açıkgözlülüğünüzü! Biz Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi'ni, kartonsuz da okuruz, hem de tek yanlışsız! İmza: Hababam Sınıfı!"
Hababam Sınıfı
Hababam SınıfıRıfat Ilgaz · Çınar Yayınları · 20193,072 okunma
·
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.