Gönderi

100 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 days
Süleymaniye risalesi: Dünyada dünyayı aşmanın metaforu.
Ahmet Murat, Ketebe Yayınları’ndan çıkan “Taşı Taşırmak” kitabıyla bir mimari şaheser olarak Süleymaniye Camii’ni ele alıyor. Felsefeden, sanat tarihinden, mimariden dini gelenekten, şairanelikten beslenen bu kitap, okurlarına dört başı mamur bir “Süleymaniye risalesi” sunuyor. Yazar kitabında,“Süleymaniye’ye aralıklardan, eşiklerden, dönemeçlerden ve merdivenlerden geçe geçe, yolun sonundaki mihrapla karşılaşmak üzere yapılan kısa ama etkili bir yolculuk, yolcusuna özlü bir hac deneyimi vadeder” diyerek ona çıkan yolların bile kutsal bir deneyime kapı araladığından söz ediyor. Yazara göre Süleymaniye sadece bir cami değil, dünyada, dünyayı aşmanın metaforu. Bir cami yaptıracak param yoktu, ben de bu kitabı yazdım. Bu kitapta Bir Süleymaniye tarihi, Süleymaniye kültürü, Mimar Sinan'ın dahasına dair bir bilgi arıyorsanız, maalesef böyle bir şey olmayacak. Bu kitap: Süleymaniye'yi şöyle algılamamıza çalışan bir kitap: Yaşlı bir hemşerimiz olarak yaklaşık 300- 400 yıl önce yapılmış, hâlâ aramazıda olan hâlâ etkileşimde bulunduğumuz, biraz yaşlı ama hâlâ hemşerimiz olan bir yapı, şahsiyet... görmeyi teklif eden bir kitap. "İçerisine girdiğimizde bu yapı bana ne söylüyor, Süleymaniye' yi nasıl duyabilirim" vb. Buna göre yazılmış metinler içeriyor. taşı taşırmak ne demek? Süleymaniye taştan yapılmış bir bina ama bu kadar mı, o aynı zamanda taşın anlama doğru çekiştirdiği, anlamla doldurulmuş bir ifade taştan taşıyor kastım bu ( Ahmet Murat) *Dışarıdan seyredildiğinde bir ruhu olduğu anlaşılmayan bir mekan gibi gözüken camiiler içerisine adım atmaya başladığımız ilk andan itibaren, onun ruhu olup yerleşen bir şeyler buluruz. Kur'an tilaveti, tesbihat sesi, ezanların bükümlü akışkanlığı… Camiyi bir ruh gibi doldurur. Yanı sıra cemaatin nefesi, secdeye giderken çıkan küçük darbe sesleri, göz yaşının düşerken çıkardığı ses, meleklerin muhayyel kanat sesleri, hepsi birlikte cami denilen bu taştan bedene bir can sıcaklığı katar. Cami artık nefes alıp vermektedir. Süleymaniye denilen bu beden bütün iyiliğine ve gösterişine rağmen tamamen manevi ilkeler ve istençlerle donandığı için biz de maddi olmaktan ziyade manevi çağrışımlara yol açar. Cami bir beldenin kalbidir Bir beldeye ziyaret ettiğimiz zaman bize şehirde eşlik eden minareller, şehri ve çarşıyı bu kalbe bağlayan şahdamarlardır. *İnsan bir şehre girdiği İlk anda şehre karışmaya nereden başlar, sorusunun cevabıdır camiler. O ilk anda yabancılık çekmeye başlarız, gözümüz tanıdık birilerini arar. Camiler oradadır dünya içinde manevi bir sığınağı tesis eder.. Kitabı açtığımız zaman yazar bize şöyle bir soru yöneltiyor: camilerle ilk hatıranız nasıldı ? Siz de okurken, bunu düşünebilirsiniz zira ben de çok düşündüm ve düşünürken tebessüm ettim. Bana bu hatıramı anımsatığı için yazara teşekkür ederim. Süleymaniyeye bizzat gidememiş olsam da camiye doğru yürümeyi, yokuşu çıkmayı Ahmet Murat, hocamız ile birlikte ben de çıkmış gibi hissettim. Süleymaniyeye nerden en iyi bakılır, hayretimiz nasıl artar gibi sorulara da yanıt veriyor. Gitmeden önce bir fikriniz oluşuyor diyebilirim, not almalık :) şimdi söylediği pencereden Süleymaniyeyi seyrediyorum, içimi birden bir heycan kaplıyor İnşaallah o doğru anda orada bulunmamız duasıyla diyelim :) Velhasıl kelam; Süleymaniye kendi gerçeğimizle karşılaşmak için oluşturulmuş bir kısa yoldur. On yıl boyunca kitabı yazmak içim çaba sarffetim diyen Ahmet Murat, kitabı bitirmek için hızırla buluşuyormuşçasına otuz gün boyunca Süleymaniyeye gider ve nihayet kitabı tamamlar. Hacmi küçük, ama emeği büyük bir kitap ortaya koymuş. Allah ondan razı olsun diyelim son olarak buna vesile olan Mimar sinan'dan da razı olsun . bereketli okumalar dilerim:)
Taşı Taşırmak
Taşı TaşırmakAhmet Murat · Ketebe Yayınları · 2023259 okunma
··
186 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.