Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Edgar Allan Poe: üzerine bir inceleme.
şair, yazar, editör ve edebiyat eleştirmeni. Çoğunlukla şiir ve kısa öykü yazdı. Eserlerinde hayatın ve insanların karanlık yönlerini dile getirmiştir. Gotik edebiyatın ve kısa öykünün en önemli temsilcilerindendir. Kısa öykünün teorik yönünü oluşturmuştur. Canlı söz sanatları ve ses efektleriyle garip karakterlerinin farklı zihinsel durumlarını ve bilinçsiz eylemlerini ifade etmiştir. Fransız yazarlar onun sembolleri kullanma tarzından çok etkilenmişlerdir. Poe için güzellik, şiirin tek yasal amacı olan ruhtur. Şiir güzeli anlatıp zevk vermelidir. Ona göre eğer güzellik varsa, gözyaşları ve melankoli vardır. Bunu yaratabilecek en iyi şiirsel tema ise “ölü güzel kadın’dır.” Poe; gotik edebiyatın doruk noktasıydı. Denir ki; öykülerini uyku ve uyanıklık arasında gidip gelirken düşünür, işe yarar birşey bulduğuna inanınca yatağından fırlayıp yazmaya başlarmış. Poe, şiir için şunları söyler; şiirin ilkesinde, şiirin güzelliği ritimle yaratılışı olduğunu ve görecelerle ya da gerçeklikle hiçbir ilgisi bulunmadığını söyler. Ve yine bir keresinde şiir için şöyle der; “şiir, ruhu olgunlaştırmaya hizmet etmelidir.” der. Poe; çok açıklı bir hayat sürdü, hemen hemen tüm sevdiklerini henüz hayattayken kaybetti. Derin acılar, yalnızlıklar çekti. Hayatını yoksulluklarla, zorluklarla çebelleşmekle geçirdi. O sıradığı olduğu kadar ilginçte bir adamdı. Yazdığı mektupların sonuna şöyle not düşermiş; “fakirim ve hiç dostum yok.” Öyle ki Stephane Mallermé, sırf onu anlamak için ingilizce bile öğrendi. Poe işte böyle bir adamdı. Jules verme ve wells gibi rn önemli ve ilk bilimkurgu yazarlarına ilham kaynağı oldu. Bugün çok popüler olan “kuzgun” şiiri için poe, bir arkadaşına şöyle demişti. “Kuzgun’un bu denli popüler olacağını bildiğini, ona şöhret getireceğini ve bu maksatla yazdığını söyler. Çok sevdiği eşiyle evlendiğinde poe henüz yirmi altı yaşındaydı, eşi ise on üç yaşındaydı. Poe’un acı kaybı olan eşi virginia henüz yirmi beşindeyken ölür. Öyle bazı kaynaklara göre eşine duyduğu derin sevgi, aşk ona dokunmasını bile engellemişti bazı kimselerce virginia bakire olarak ölmüştür. “Ölbers Paradoksunu” bir yazısında ilk defa çözmeyi başarmış, bu bakımdan konusunun dışında da dehasını gösterebilmiş o müthiş insan! Poe; çoğu kez sevdiği kadınlar tarafından red edilmiş, kimi zaman bu sebepten intihara kalkışmış arada delilik nöbetleri geçirirmiş. “The Black Cat” şiiriyle ters düşsede edgar allen poe kediler çok severdi, kendi kedisinin; o şiir yazarken yanında durması ona ilham verdiğini söylerdi. Borges; hikaye ve söyleşilerinde poe’den sıkça bahseder. Baudelaire’nin de sevdiği bir şairdi poe, hatta öyle ki baudelaire onun için şöyle demişti; “özdeksel şeylere tutkun, bir dünyanın ortasında poe kurtuluşu düşlerde buldu. Amerika’nın havasının kendisini boğmasına karşın “eureka’nın başlangıçına şunları yazdı: “bu kitabı düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum!” O, kendi varlığıyla, başlı başına bir protestoydu ve protestosunu kendine özgü yollarla ilan etti.” der. Poe; raven’ı nasıl yazdığını anlatam bir makalesinde şöyle der; “raven’ı yazarken önce insanları en çok etkileyecek konuya karar vermiş; bu duygu hüzün olarak tanımlamış gerekli duygu ve olay örgüsünü oluşturunca “o” harfinden yola çıkarak şiirini yazmış. Lenore ve nevermore kelimeleri bu harften ortaya çıkmış, sürekli aynı kelimeleri tekrarlayan lanetli kuşun raven olmasıysa bir papağanın hiçte lanetli ve etkileyici görünmemesiymiş. Walter Benjamin poe için şöyle der; “poe, modern edebiyat tekniğinin en büyük ustalarından biriydi.” Walt whitman ise edgar allan poe’nun şiirleri için şunları sarfetmişti; “ poe’nun şiirleri, teknik ve soyut güzelliğe dair keskin bir zekanın örneğidir.” Bachelord - su ve düşler’de poe için şöyle der; “ edgar poe’nun melankolisi uçup gitmiş bir mutluluktan, yaşamın yaktığı ateşli bir tutkudan ileri gelmez. Doğrudan doğruya mutsuzluktur. Melankolisi gerçekten de tözseldir. “Ruhum, de bir yerde, ruhum durgun bir dalgadır.” T.s. Eliot, poe için; “henüz yeni yetmeliğe adım atmamış, son derece yetenekli birinin zekasına sahip.” Demişti. Bazı önde gelen şair ve yazarların edgar allan poe için düşünceleri; - Paul Valery; “Poe, baudelaire’i aydınlatmış, zenginleştirmiştir, pek çok konuda fikirlerini etkilemiştir; sözgelimi, yazı sanatının felsefesi, yapaylık teorisi, modern olanı anlama ve yerme, istisnai ve tuhaf olanın önemi, aristokratik tavır, mistik çoşku, zarafet ve keskinlik zevki, hatta siyaset… baudelaire her bakımdan poe’den gebe kalmış, esinlenmiş ve derinlik kazanmıştır. - William Butler Yeats; “Poe’nun şöhreti beni hep sarsmıştır. Birkaç dizesini, ara ara derinlikli olan eleştirel denemeleri başta olmak üzere düzyazı eserlerinin birkaçını bir hayli beğeniyorum, geri kalan bana bayağı ve basmakalıp geliyor. Bence kuzgun’un kalıcı bir edebi değeri yok.” - Henry James; “Poe’yu belli bir dereceden sonra ciddiye almak, kişinin ciddiyetten yoksun olduğunu gösterir. Baudelaire onun engin bir filozof olduğunu düşünüyordu. Bununla birlikte, her ikisi arasında daha büyük bir şarlatan, aynı zamanda daha büyük bir deha poe’dur.” - Dostoyevski; “ne tunaftır, ne muazzam yetenekli yazardır şu edgar poe! Aynı zamanda ne çüretkardır onun hayal gücünün beklenmedik iniş çıkışları! Neredeyse hep uç gerçekliği seçer. Kahramanı dış dünyadan veya psikolojik alemde en sıradışı durumlar içerisinde bırakır, sonra da onun iç dünyasını müthiş keskin bir zeka örneğiyle, parmak ısırtan bir gerçeklikle betimler. Üstelik onun şahsına münhasır bir özelliği var ki onu bütün yazarlardan ayırır: hayal gücünün dinamikliği.” - Julio Cortazar; “yazmaya hazır insan kibirlidir. Fakat poe’nun kibri, içine sığındığı esrarlı zayıflıktan kaynaklanır. Bu kibir büyük bir zaaftır; ama bu zaafın edebiyata kazandırdıklarını kim ölçebilir? Poe, edebiyatının en mükemmel egoistlerinden biridir. Sevdiklerinin onu anlamaması onun için önemli değildir. Onların sevgisi ve ilgisi ona yetiyordu. Entelektüel özgüveni için onlara ihtiyacı yoktu. Nihayetinde kendine hayranlık deliliğe dönüşecektir.” Poe; kelimelere sığmayacak kadar muhteşem bir yazar/şairdi. karısı virginia'ya ya deli gibi aşıkken genç yaşta ölümü, yine en bağlı olduğu kadınlardan annesinin ve üvey annesinin ölümü ruhsal dengesini altüst etmişti, ama o tüm bu olanlara karşın kesin zekası ve yeteneğiyle yine de müthiş eserler verdi. Onun edebiyata kattıkları apaçık ortadadır. Annabel lee, kuzgun, liman kırıntıları, morgue sokağı cinayeti, kuyu ve sarkaç, kızıl ölümün maskesi unutulmazlar arasındadır. Baudelaire’ye göre “gamsızca kayabildiği için, uzaklaşabildiği için gerçeklik denilen canavarın tahakkümünden, yazabilmişti bu kadar iyi ve derinden sanatının yaşaması için onun kendisini öldürmesi gerekiyordu kendince; adım adım, azar azar… çok geçmeden öyle de oldu. Ryan’s’ınn adlı bir meyhanede alkol komasına girip kötü bir halde bulunduktan dört gün sonra hastane de kırk yaşındayken ölür. Ölüm törenine yalnzca dört kişi katılır. Ölmeden önce aşağıda ki şu sözleri sarfetmiştir poe; “ tanrım, kurtar şu zavallı ruhumu.”
·
482 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.