Merhaba canlar.... Bileğinizde sözcük sayacı olduğunu düşündünüz mü hiç? Günlük sadece yüz sözcük hakkınız olduğunu... Her kelimenizde sayacın attığını ve kelimeleriniz biterse neler olabileceğini? Kitap kulüplerinde bir araya toplanıp okuyup sohbet ettiğiniz, siyaset konuşabildiğiniz, seyehat edebildiğiniz günlerin hemen ardından susturulduğunuz günlerin geldiğini, ülkeler arası seyahatleri önlemek için yüksek duvarların örüldüğünü düşündünüz mü? Hadi biraz daha çemberi daraltalım. Şimdi bu dayatmanın sadece kadınlar için olduğunu düşünün. Sırf Y kromozonuna sahip olduğunuz için bir çırpıda cep telefonlarınızın kullanım dışı bırakıldığını, e-posta adreslerinizin kapatıldığını, herhangi bir yetkiliye mektup ya da dilekçe yazmak için posta pulu, kağıt ve kalem bile satın alamadığınızı düşünün... Zor mu geldi? Unutmayın ki bir plan uygulamaya konulacaksa, tek bir yasayla her şey bir gecede değişebilir. Buna yabancı olmasanız gerek... "Hepimizi susturacaklar, çünkü sesimizi kaybediyoruz..." diyor, yaklaşan felaketi herkesten önce gören Jackie Juarez. Çünkü kadın ve erkek arasındaki gelir eşitsizliğini, kadın çalışanların üst kademeye ulaşmasını önleyen görünmez engelleri anlatırken gösterdiği kapakta, renkli giysiler içinde resmedilmiş kadın figürleri var. Her birinin ağzında, ağız topu olan, yüzlerine kayış geçirilmiş olan figürler... Peki siz özgürlüğünüz için neler yapardınız? Ya da kızınızın özgürlüğü için! Unutmayın ki o da sizinle aynı kromozoma sahip ve aynı bileklik onun da bileğinde. Kotayı aştığı an karşınızda kıvrandığını düşünebiliyor musunuz? Dahası kotayı aşmamak için okulda hiç konuşmayıp aldığı çikolata ödülüne sevinerek büyüdüğünü... Bence artık farklı bir pencereden bakmaya başlayabilirsiniz. Erkek çocuklarınızın, abilerinizin, babalarınızın, eşlerinizin bu sistemi benimsediğini ve size söz hakkı tanımadıklarını var sayın. Gerçi bunda şaşılacak bir şey yok. Pardon! Basit ve sıradan gördüğünüz, umursamadığınız şeylerin ne kadar önemli olduğunu bir bilseniz... "Bazen kazanmanın bir yolu yoktur ama kazanmış gibi hissetmenin bir yolu vardır." demiş yazar ve kolları sıvamış. Orjinal bir konuyla karşılaştığım için, anlatım dilinin bana hitap etmemesini göz ardı ederek ilerledim zira yaşanacakları merak ettim. Kesinlikle daha tutkulu bir direnişle ilerleyebilirdi. Kadınları susturmaya çalışırken, diğer yandan bilimde olan başarıları için haklarının geri verilmesi ya da onlara ihtiyaç duyulması daha sağlam işlenebilirdi. Yine de kötü demem mümkün değil, konusu itibariyle sinirlenip elimden bırakma raddesine geldiğim, aynı zamanda ayrı kalamadığım bir okuma oldu. İlginizi çektiyse şans verin derim. Okumalarınız daim olsun... Kitapla kalın...

SesChristina Dalcher · Panama Yayıncılık · 201974 okunma

·

54 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İlknur Hellaçoğlu