Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Nasıl dayak şampiyonu oldum?
Kitabın dışını görünce fıkraymış, komik bir kitapmış zannedebilirsiniz ama hiç öyle değil. Mizah türünde bir eser diye belirtilmesine rağmen daha çok trajikomik bir esermiş gibi gelen ama kitabın sonuna gelince de kara mizaha dönüşen bir kitap. Trajikomik çünkü olayları bir açıdan da fıkra gibi komik gibi anlatıyor. Ve bunlar gerçek hayatta da öyle algılanıyor. Pedagojik ve toplumsal açıdan da göründüğünden fazlası olan bir eser. KİTABI OKUMA İHTİMALİM YOK DİYORSANIZ ÖZELLİKLE BUNDAN SONRASINI OKUYUN LÜTFEN Konu: Doğar doğmaz dayak yemeye başlıyor karakterimiz Mert. İlk dayağı ebe poposuna atıyor. Bu gerekli olsada Mert'in dayak şampiyonluğu yolundaki ilk adımı. Sonraki ilk dayak tecrübesi de babadan geliyor. Nasıl çocuk bakılacağı konusunda bir fikri olmayan ama Mert'ten önce iki çocuğu daha olan baba, bir bebek nasıl pışpışlanır haberi yok ve "vur dedik öldürdün" deyimiyle Mert'i farkında olmadan dayaktan geçirmiş oluyor. Bunlar dayak amaçlı olmasa da bundan sonra asıl dayak faslı başlıyor. Abisi (aynı zamanda ortanca çocuk), ablasından yediği dayakların hırsını Mert'ten çıkarıyor. Mert hâlâ bebek. Abisi kardeşine vurarak, cimcimkleyerek başlıyor dayağa. Bu arada evdeki stresten ve bütün işlerle uğraşmaktan bıkan anne de kendini kaybedip yine Mert'ten çıkarıyor öfkesini. Mert biraz büyüyünce bakıcı tutuluyor, bakıcıdan dayak yemeye başlıyor. Mert'in dayak şampiyonluğu yolundaki istikrarı devam ediyor böylece. Mert büyüdükçe ipe sapa gelmez sebeplerle evdekilerden arada dayak yemeyi ihmal etmiyor. Okula başlıyor, okulda akranlarından ve öğretmenlerinden dayak yiyor. Babası çocuğunu diğer çocukların dövdüğünü öğrenince "senin elin armut mu topluyor?" diyerek çocuğuna dövüşmeyi öğretiyor. Annesinin emriyle babadan gizlenen şeyler yüzünden babadan dayak yiyor. Bu döngü Mert'in evdeki kendisinden büyük bütün aile üyeleriyle devam ediyor. Mert en küçükleri, şamar oğlanı olmaya en uygunları. Mert büyüyor, lise, üniversite derken arada tam sakinleştik derken yine başlıyor dayaklar. Bazen sokak serserileri, bazen bir maçtaki holiganlar, bazen sadece Mert'ten üstün olanlar bu dayağa devam ediyor. Mert sokakta dayak yiyen bir kadına yardım etmek isteyince hem kadından hem kocasından dayak yiyor. Polis diyor ki "karı koca arasına girilmez, bir daha böyle kahramanlıklar yaparak başına bela açma". Tek polis macerası bu da değil tabii, polisten dayak yiyerek devam ediyor macerası. Babasının ısrarıyla üniversiteyi bırakıyor, bir iş kuruyorlar derken asker kaçağı durumuna düşüyor. Meğer üniversiteye gitmeyi bırakınca kaydı silinmiş. Askerde dayak yemeye devam. Mert geliyor, evleniyor, çocuk sahibi oluyor. Sonra çantasını çalan hırsızlar karşısına çıkıp "bomboş çantan, bir de şikayetçi oluyorsun, bir daha dolu çantayla dolaş buralarda" diyip Mert'i dövmeye kalkışıyorlar. Bu kez Mert eline oradan bir şeyler kapıp adamları öldüresiye dövüyor ve katil oluyor. Ama kitap tam burada başka bir şeye evriliyor. Hep dayak yediğini okuduğumuz Mert de başkalarını, arkadaşlarını çok dövmüş. Kendi karısını, çocuğunu çok dövmüş. Okuldayken birini bıçaklamış. Hep kendisinden altta gördüğünü döven, gücünü yetirebildiğine dayak atan insanoğlunda başka nasıl bir sonuç ortaya çıkabilirdi? Dayak atmayı öğrendi Mert. Ve öğrendiklerini uyguladı diğer herkes gibi. Mert katil olduysa bunun sorumlusu sadece Mert değildi, Mert'i böyle yetiştiren aile, toplum, okul... Her şahit olduğu olayda mazlumun ezilmesi ve insanların buna göz yumması...
Gülme Komşuna
Gülme KomşunaSaadettin Öztürk · Ozan Yayıncılık · 20124 okunma
··
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.