Gönderi

1724 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Ne yazık! Sizler de bizler gibi sefillersiniz…
‘’sizin için geldim, sayfalarımı çevirin.’’ Diyordu yazar İtalyan yayıncıya yazdığı mektubunda. Sayfalarını çevirdiğim her vakit yoldaşım olan ve varlığını hala benliğimde sürdürmeye devam eden şu kitabın incelemesine evrenselliğine değinerek başlamak istiyorum. ‘’ tüm halklar tarafından okunur mu bilmiyorum, ama ben hepsi için yazdım,’’ diye de ekliyordu yazar mektubunda. Peki, kitabın evrensel olduğuna dair kanaatim bu cümleye binaen miydi? Elbette hayır. 200 yıl önce Avrupa, tıpkı Paris’in lağımlarını andıran ortaçağ bataklığını yaşarken, zihnini dönemin sefaletinden kurtarabilmiş ancak kitapta da belirtildiği gibi çamura düşmüş bir inci tanesi gibi, yine de o sefaletin iliklerine kadar yaşatıldığı bir mahkûmun acısından bugün benim acı duyabilmem evrenselliktir tanımlarımca. Şayet duyduğum bu acının devamlılığına dayanarak da şu sonuca varabilirim ki; ne sefalet bitmiştir, ne de lağımları andıran zihniyetlerde yaşadığımız mahkûmiyet. Ve yazar yine ekler mektubuna; ‘’ne yazık! Kardeşlerim sizler de bizler gibi sefillersiniz.’’ Evrensellik demişken şu İtalyan yayıncıya yazılan mektuptan da bahsetsem iyi olur. Öncelikle belirtmek isterim ki o dönem gelişen Fransız ihtilalinden sonra, ortaya çıkmak için yeterli zemini oluşturan romantizm akımının Fransa’daki temsilcisi hiç şüphesiz Victor Hugo’dur. Çünkü o dönem çıkan milliyetçilik akımlarını en güzel şekilde yansıtan kitap sefiller olmuştur ve fransız halkın büyük takdirini ve ilgisini topladıktan sonra hızla Avrupa’ya yaydırılmıştır. Kitap İtalya’daki yolculuğunda okullarda ders kitabı olmaya layık gösterildikten sonra ırkçı yöneticilerin ‘’ ne yani İtalyan okullarında Fransızların kitapları mı okutulacak’’ laflarından sonra yazar, bir İtalyan yayıncıya mektup yazar. Mektubun özeti olarak da şunları söylemek yeterli olacaktır; İtalya’da yapılan fahişelik Fransa’da yapılan fahişelikten daha az yürek parçalayıcı değil veya sizin yasalarınız bu iç karartıcı durumlardan bihaber olacak kadar mükemmel değil. Kitabı ele aldığımız temalar üzerinden incelemeye devam edelim. Tarihi roman olarak geçen sefiller dönemin tarihini yine en iyi anlatan kitaplardan olmuştur. En uzun yazılan kitaplar arasında yer tutan sefiller, uzunluğunu da anlatılan tarihsel olaylardan alıyor. Toplum için sanat anlayışının en güzel şekilde dile geldiği şu kitapta, olayların da en derinlere işlemesi için zaten tek soluklu bir kitap olmasa gerekti. 1862 yılında yayımlanan sefiller, Avrupa tarihi için bir dönüm noktası sayılan 19. Yüzyıl gelişmelerini bir ders kitabı niteliğinde derinlemesine aktarır okuyucularına. Dönemin en önemli hadisesi Fransız ihtilalinin farklı pencerelerden aktarılması okuyucuya da farklı bakış açıları sunuyordu. Kurunun yanında yaş da yanar diyerek belirtelim ki, çıkarları doğrultusunda dini kullanan yobaz rahiplerin yanında bir de hayatını insanlığa adamış piskoposların bakış açıları da oldukça çarpıcıydı. Her koşulda baskısını eksik etmeyen ve istisnaları hesaba katmayan yöneticiler de vardı tabi. Yani din ve devlet çatışmasına oldukça dikkat çekilmişti. Kitabı okumadan önce dönemin koşulları hakkında bilgi sahibi olmak kitabı çok daha faydalı kılacaktır aksi takdirde tarih temasını sevmeyen okuyucular için ya da yeterli araştırmayı yapmayanlar için bu bölümler sıkıcı gelebilir hatta okuyucuyu asıl konudan uzaklaştırabilir. Bilakis yeterli araştırmayla okunduğunda kitabın asıl çarpıcı noktalarının ve verilmek istenen mesajların o kısımlarda olduğunu söyleyebilirim. Kitapta Victor Hugo’nun vermek istediği en nadide mesaj bir olayın farklı boyutlarını görebilmektir, şahsımca. Hırsızlığın altında yatan erdemi, fahişeliğin ardındaki çaresizliği veya iyilik adı altında edinilen evlatlığa yaşatılan varoluş sancılarını; dünya, çağ atlamanın kutlamasındayken diğer güne çıkabilmeyi temenni eden halkı, göremiyorsak eğer evet hepimiz sefilleriz. Bu mesaja bu kadar derinlere inmeden de ulaşabiliriz aslında. Kitapta çok kısa geçen fakat bilakis en çok etkilendiğim olay, baş karakter valejianın, mahkumiyeti sırasında, yakalanacağını bile bile, sadece bir günlük özgürlük için limanları yakması oldu. Kitapta bir paragraf bile kaplamayan şu olayın hayatıma çok derin etkileri olmuştur. Sefiller, sadece yazıldığı dönemin koşullarını, tarihini, politikasını, adaletini anlatmıyor. Aynı koşulların günümüzde de devam ettiği oldıkça aşikar. Despot yöneticiler, siyasi adaletsizlikler, ahlak bekçileri sizce de her tarafta değil mi? Yıllarca gördüğümüz aynı dersler ve aynı tip öğretmenlerden, ya da öğretmen adı altında dediğimi yap, yaptığımı yapma zihniyetindeki ahlak nöbetçilerinden çok daha şey öğrendim bu kitaptan. Keşke sadece yazıldığı dönemde değil de şimdi de ders kitabı olsaydı diyorum bazen. Çünkü sefiller sadece tarihi bir roman değil, psikolojik, politik, ütopik, distopik bir roman. İdeolojilerden devam edecek olursak, romantizmin yanında realizmi de oldukça açık bir şekilde koyar ortaya. Aynı zamanda dönemin burjuvalarını anlatırken klasisizm havasını bile soldurur size. Kitabı biçimsel olarak da değerlendirirsek; yazarın aktardığı iç çözümleme tekniği açıkçası bazı bölümlerde oldukça hayrete düşürdü beni. Kitapta 10-20 sayfa hatta daha da fazlasında yalnızca iç çözümleme yapılan bölümler vardı ve defalarca okunulabilir bölümlerdi. Yazar karakterlerini tanıtırken aslında her birinin ayrı ayrı ne kadar önemli olduğunu da sayfalar süren bu çözümlemelerden vurguluyordu bence. Bütün karakterlerin haleti ruhiyelerine bu kadar hakim olması da yazara özgü bir sanattır diye düşünüyorum. Sefilleri kendi dilinde okuyabilmek henüz nasip olmasa da, yazarın dilinin oldukça akıcı olduğunu belirtmek isterim. Ki burada söz çevirmene düşüyor sanırım. Daha önce başka bir yayından özetini de okuduğum sefiller ile şimdiki arasında oldukça fark olduğunu da söylemiş olayım. En azından kitabı okuyacaklar için ufak bir tavsiye olur. O halde şunu da söylemek gerek; bir kitabın orijinali dururken, özetini okumak önce kitaba sonra da kendinize yapacağınız en büyük kötülük olur, aman dikkat!
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187.5k okunma
··
4 plus 1
·
348 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.