Abluka dışında tüm kitaplarını okuduğum ve kurgu kitabı
Hançer hariç gayet başarılı bulduğum cesur (aslında normal ama bizim ülkemizde bu tip kitaplar yazmak cesaret işi olarak görüldüğünden mecburen cesur diyoruz) gazeteci Mustafa Hoş'un, okura, artık bir klişe haline gelmiş olan, "AKP döneminde gerçekleşmiştir" lafzına uygun leşlik örnekleri üzerinde hızlandırılmış tur yaptırdığı bir "hatırlatma ve unutturmama" kitabı.
Dünyanın her ülkesinde, her iktidarında deprem olur, çocuk tecavüzleri yaşanır, cinayetler olur, yolsuzluklar ortaya çıkar, bürokratların şımarıklığına ve halk düşmanlığına tesadüf edilir, kurucu değerlere saygısızlıklarda bulunulur. Bunlar genelde o ülkelerin iktidarlarında bulunan önlenemeyen güçlerin işidir, kötüdür, kötülüktür ve gerçek bir demokraside çoğunlukla bu iktidarlar halk tarafından hızla tarihin derinliklerine gömülür. Eşi benzeri (belki bir Trump Amerikası olabilir) olmayacak şekilde, bütün dünyada bu kötülüklerin leşlik seviyesinde yaşandığı ve sorumlularının her daim taltif edildiği tek örnek ise bizdedir. Hoş'un Leş kitabı, leş bir düzenin ana başlıklarını hızlı ve çeşitli bir biçimde ele alan bir kitap, lakin korkum o ki bu kitap da benzerleri gibi bir yankı odası ürünü olmaktan öteye gidemeyecek. Bir başka deyişle zaten her şeyin farkında olan okurlar dışında okunmayacak. Nazi Almanyası, SSCB, dikta Afrikası da dahil olmak üzere bu tür kitapların serbestçe yayım yüzü gördüğü, kolay ulaşılabilir olduğu ama hiçbir şeyin farkında olmayan kitlelerin hiç rağbet etmediği başka bir ülke ve dönemi ben bilmiyorum. Dünyanın 20. yüzyıl siyasi tarihine hakim bir okur olarak bu özelliğimizi utançla ifade ediyorum. Ve ben bir okur olarak bu tür kitaplar okumayan (buna muhalifler de dahil) kafasını romanlardan kaldırmayan hiçbir okurun okurluğuna saygı duymuyorum.