Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

HÂCE ALİ RÂMÎTİNÎ (K.S.)
Silsile-i Sâdât’ın on ikinci halkası olan Hâce Ali Râmîtinî kuddise sirruh Hazretleri, Buhârâ yakınlarındaki Râmîten’de doğdu. Lakabı, Azîzân’dır. Dînî ilimleri tahsilden sonra Mahmûd İncîrfağnevî Hazretlerine intisâb etti. Üstazı İncîrfağnevî Hazretleri, vefatları yaklaşınca irşâd vazifesini Ali Râmîtinî’ye (k.s.) emanet ettiler, diğer mürîdlerinin terbiyesini de ona havâle ettiler. Hâce Ali Râmîtinî (k.s.) Hazretleri, “Ey iman edenler! Allâh’a öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddi, müessir) bir tevbe olsun...” meâlindeki, Tahrîm Sûresi’nin 8. âyet-i kerîmesini şöyle tefsir buyurdular: “Burada hem işaret, hem de müjde vardır. Tevbeye ve günahlardan dönmeye işaret, tevbenin kabul olunacağına da müjde vardır. Çünkü Allâhü Teâlâ, tevbeyi kabul etmeyecek olsaydı, kullarına tevbe etmelerini emretmezdi. Emrettiğine göre bu emir, tevbenin kabul olunacağının delili ve müjdesidir. Kabul edildiğinden şüphe etmemeli ve bununla beraber, kişi kendisini hep kusurlu, günahkâr görmelidir.” Yine şöyle buyurmuşlardır: “Kişi amel etmeli, fakat buna rağmen hiçbir şey yapmadığına ve yaptığı amelde kusur ve noksanlar olduğuna inanmalı ve tekrar amel etmeye başlamalıdır.” “İki vakitte kendinize mukayyet olunuz; biri konuşma anında, diğeri de yemek anında.” “Mürîdin yüksek mertebelere ulaşabilmesi için riyâzet ve mücâhededen başka bir yol daha vardır. Bu yol vasıtasıyla maksada süratle ulaşması mümkündür. O yol da: Güzel ahlâkla veya ona lâyık bir hizmetle mürşid-i kâmillerin gönlüne girmektir. Zira bu tâife-i aliyyenin kalbi, Allâhü Teâlâ’nın nazargâhıdır. Orada bulunanlara da elbette nazar-ı İlâhî erişir.” Hâce Ali Râmîtinî (k.s.), 721 (M. 1321) yılının Zilkâde ayında, yüz otuz yaşında âhirete irtihâl ettiler. Mübarek kabirleri, günümüzde Buhârâ’nın Râmiten ilçesinin Decha köyündedir. (Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.