Gönderi

112 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 7 hours
Uzaktan uzağa yaşanırmış sevdalar...Eski aşkların naifliği, saflığı da bundanmış bence. ‘Kadın ve erkeğin, belli yerlerde ve kısıtlı şartlarda çoğunlukla tesadüfi karşılaşmaları... O kısacık anlarda gönüllerine düşen kıvılcımlar... ‘ diye düşündüm kitabın ilk sayfalarını okurken. Bunun nedeni de kitabın başında, 20. Yüzyıl başı İstanbul’unda yaşayan Refet ve Remzi’yle yaptığımız kısa yolculuktu. Zaten, Refet ve Remzi, canları sıkılınca gezip tozan iki arkadaştı. Refet havai, ayran gönüllü bir romantik, Remzi ise biraz daha ayakları yere basan biriydi bana göre. Bu gezmelerden birinde İstanbul’un Kuşdili mevkiinde oturan bir kızla karşılaştılar. Ve bu karşılaşma, işi gücü olmayan, aileden zengin ve bu zenginliğin sefasını sonuna kadar gezme, içki ve eğlencelerle geçiren Refet’in aşkının başlangıcı oldu. Sonrasında ise Remzi’nin teyzesi vasıtasıyla bu Kuşdili güzelinin bir paşa kızı olduğunu ve adının da Nurhayat olduğunu öğrenen Refet, aşkından mecnuna döndüğü Nurhayat’la çok kısa bir zamanda evlendi. Mutlu mesut yaşadılar bir süre. Fakat zamanla Refet yine kendi başına gezmelere gitmeye, akşamları eve gelmemeye başladı. Ve bu noktada öyküye dahil olan Rozali, kendi hayatı başta olmak üzere tüm herkesin hayatının dengesini alt üst etti Refet’le birlikte. Asıl macera da bundan sonra başladı zaten... Aslında aralara sıkıştırılmış güzel şiirleri ( Cenap Şahabettin) çok beğendim. Ama, karakterlerin yaşam tarzlarını, davranışlarını, özellikle de Refet’in davranışlarını hiç beğenmedim. Refet Efendi sadece şiir yazıyor, geziyor, yiyip içiyordu. Tüm hayatı boyunca bunları yaptığı için de sorumluluk sahibi olmayı bilmiyor, belki de umursamıyordu. Bu umursamazlığını, şıpsevdiliği ve aylaklığını hiç sevmedim. Nurhayat ise, oldukça güçlü bir karakterdi. Ama O, sorunları olsa da köklü bir aileden gelen, kültürlü bir kız olmasına rağmen, davranışlarında ve sözlerinde aşırı bir hırçınlık vardı ve bazen de saygı sınırlarını aşan bir tavır içindeydi. Kitapta Remzi’yi daha çok okuyacağız diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Rozali de kendi sonunu, kaderini kendisi çizdi yanlış davranışlarıyla. Kitabın sonunda büründüğü kişilik de bunun ispatıydı bence. Bu yazılanlardan çıkardığım sonuç, evlilik ve aşkla, erkeklerle ve kadınlarla ilgili bazı şeyler hiç değişmiyor maalesef. İnsanın ezelden gelen doğasından kaynaklı bu durum zannımca. Kitabı okurken diliyle ilgili bir sıkıntı yaşamadım, çok zorlanmadım. Ama, akıcı bir kitap değildi. Sadece son 10 sayfada biraz hızlandı. Ama ondan sonra kitap bitti zaten. O dönemde devlet kurumlarının betimlendiği kısımları sevdim ve bu zamanla o zamanın bu açıdan benzer olması da üzdü beni açıkçası. Tarih sürekli tekrar edecek mi acaba? Bana çok hitap etmese de, kısa olması nedeniyle Türk edebiyatına, eski dilde yazılmış kitapları okumaya başlangıç yapmak isteyen okurlara hitap edecektir sanırım diyor, hepinize bol kitaplı günler, keyifli okumalar diliyorum. Kitaplarla kalın.
Kuşdili'nde
Kuşdili'ndeMehmet Celal · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021316 okunma
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.